

İSPANYA 3. BÖLÜM
Gaudi’den Picasso’ya
Nou Camp’tan La Ramp’laya Barselona
Faruk Çelik
İspanya denince insanın aklına önce Barselona, Nou Camp, Gaudi, Sagra da Familia, La Rampla ve dünyanın tasarım kenti geliyor. Yazı dizimizde sona sakladığımız İspanya gezimizin ilk ayağı Barselona’yı bu bölümde tanıtmak ve haberci gözüyle izlenimlerimi aktarmak isterim. Türkiye’den THY uçağı ile çıktığımız yolculuk 3,5 saat sürdü. Uçağımız inişe geçtiği zaman akşam olmak üzereydi ve Akdeniz’in plajları ile ünlü Barcelona kenti ayaklarımızın altında güneşin son ışıklarına veda etmek üzereydi. Otelimiz Sagra da Familia’ya yakın bir konumdaydı. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra uzaktan çan kuleleri görünen Sagra da Familia’yı görmeye gittik. Ara sokaklardan kuleleri takip ederek yarım saatlik bir yürüyüşten sonra nihayet Sagra da Familia karşımızdaydı. Tamamı olmasa da bir bölümü ışıklandırılmıştı. Yapımına 1883 yılında başlanılan ünlü mimar Gaudi tarafından inşaası devam eden kilise 1926 yılında Gaudi’nin bir trafik kazasında ölmesi ile birlikte yarım kalmış. Yıllar sonra kiliseyi ziyaret edenlerden toplanan para ve bağışlar ile inşaatına yeniden başlanılmış. Gaudi’nin 100. ölüm yıldönümünde tamamlanmayı bekliyor. Avrupa seyahati demek çayı unutup yerine kahveyi koymak demektir. Biz de ilk kahvemizi Kiliseyi gören bir kafede mola vererek içtik. Kilisenin ön duvarına işlenen Hıristiyan inancının kutsallarını anlatan heykellerinin fotoğraflarını çekerken onlarca turist aynı kareleri yakalamaya çalışıyordu. Tam bu sırada kilise ile aramızdaki caddeye 10 metre uzunluğunda bir limuzin park etti. Kiliseyi arkasına alıp resim pozu vermeye kalkan turistler hemen yerlerini değiştirip sırayla limuzinin önünde sıraya girdiler. Modern çağın ilginç arabası, mimari deha olan Gaudi’nin hayalinin önüne geçmesini izledik.
Barselona’yı rehbersiz gezmek isterseniz City Tur sizin en büyük rehberiniz oluyor. Şehirde farklı renklerde 3 hat bulunuyor. Bu hatların hepsi La Rampla meydanında buluşuyor. Günlük veya iki günlük bir bilet ile tarihi ve kültürel mekanları gezebilirsiniz. Eğlenmek istiyorsanız gece yarılarına kadar açık olan barlarda kurtlarınızı dökebilirsiniz.
İstiklal Caddesi- La Rampla (
İstiklal caddesinden tek farkı caddenin biraz daha geniş olması dışında bir fark göremedim. Hareketli bir cadde, banklarda mola verirseniz keyfini daha güzel çıkartıyorsunuz. Şubat ayı olmasına rağmen hava gayet güzeldi ve La Rampla’da adım başı bulunan dondurma tezgâhlarından farklı lezzette dondurmaların tadına baktık. Cadde sahile kadar iniyor, sonunda sizi Kristof Colomp’un aslan figürleri ile çevrilmiş anıt heykeli karşılıyor. Sahilde büyük bir AVM’de soluklanabilirsiniz.
Picasso Müzesi
La Rampla’nın paralel caddesinde ise Picasso’nun müzesi bulunuyor. İlgi bir hayli fazla olunca bilet için sıra beklemek zorunda kalıyorsunuz. 18 yüzyıldan kalma zengin bir İspanyol’un 2 katlı konağını müzeye çevirmişler. Picasso’nun gün yüzüne çıkmamış eserlerini eskizlerini burada hayranlıkla seyredebilirsiniz. Müzede resim çekmek yasak onun yerine çıkışta katalog satın alabilirsiniz.
Camp Neo
Picasso müzesinden sonra ikinci durağımız futbol denince ilk akla gelen kulüplerden Barcelona’nın ünlü stadı Nou Camp oldu. Futbol maçları dışında ölü bir yatırım gibi görünen bir stadın nasıl ekonomiye kazandırıldığını burada görebilirsiniz. Stadın girişindeki mağaza ve fast food’lar adeta bir çarşıyı andırıyor. Bir yerden alacağınız bir ürünü kaçırsanız birkaç adım sonra aynısı yine karşınıza çıkıyor. Kaçırma şansınız yok. Gişelerde maç varmışçasına kuyruk var, sıraya girip biletimizi alıp stadın içine yöneliyoruz. İçeri girmemiz ile birlikte ok işaretleri bizleri yönlendiriyor, labirentlerden geçip kısa bir süre sonra Barselona kulübünün müzesine ulaşıyoruz. Bir asırlık kulüp ile ilgili aklınıza ne geliyorsa burada sergileniyor. Müzeden sonra kendimizi futbolcuların soyunma odalarında sonrasında ise meşhur basın toplantılarının yapıldığı salonda buluyoruz. Stadın içini görme aşkımız arttıkça karşımıza yeni bir mekan çıkıyor. Son olarak futbolcuların sahaya çıktığı tünele ulaşıyoruz. Sağ tarafımızda küçük bir kilise dikkatimizi çekiyor. Sahaya çıkmadan önce futbolcu veya teknik direktörlere ibadetlerini yapma imkanı sunmuşlar. Nihayet yeşil sahalara ulaşıp muradımıza eriyoruz. Tribünlere çıktıkça sahaya daha hakim oluyorsunuz. Son katta kendinize herhangi bir köşe bile seçseniz sahayı mutlaka görebiliyorsunuz. Barcelona stadını ziyaret edip Milli futbolcumuz Arta Turan’ın panosu önünde resim çekilmeden çıkamazdık. Uzun bir stat turunun ardından artık dinlenme zamanı gelmişti. Stadın etrafında onlarca kafe ve restaurant olduğundan yeme içme sorun olmuyor.
Efsane Mimar Gaudi
Ertesi gün Sagra da Familia kilisesinin iç kısmını görmek için yolumuz kilisenin olduğu yere düştü. Nasıl oluyor bilinmez ama kiliseye her baktığımda ince işçiliğin unutulamaz mimarisi gözüme çarpıyor. Tabi kiliseye girmek için kuyrukta beklemek gerek. Sıra bize geldiğinde görevlilere basın kartımızı gösterdik fakat geçerli olmadığını öğrendiğimiz zaman biraz şok olsak da içeriye girdiğimizde buraya girmenin verdiğimiz paraya değdiğini anladık. Kilisenin yapımının yarım kalmasına rağmen oturaklar sıralı halde karşımıza çıkıyor. Tam bir mimari deha. Özellikle ince işçilik dikkat çekiyor. Büyük ve kalın sütunlar kiliseyi ayakta tutuyor. Kilisenin bizi etkilemesinden çok uzun zaman geçmeden çıkışa yöneldik. Bu deneyimden sonra Gaudi’nin eserlerinin görülmeye değer olduğunu düşünerek yaptığı diğer eserleri görmenin iyi bir fikir olduğunu düşündük. Küçük bir araştırmadan sonra bize yakın birçok eserini bulduk. Palau Güell adında bir saray olduğunu keşfettik. Navigasyon yardımı ile sarayın olduğu sokağa vardık. Ayrıca bu saray sanayici Eusebi Güell’in Gaudi’ye yaptırdığı ilk iş olduğunu öğrendik. Gene işçiliğin dikkati çektiği bu saray daha çok sarayı değil de bir apartman dairesini andırıyor. Sarayın içine bakmak isteyenler fazlaca bunu kuyruğa baktıktan sonra da anladık. Uzunca bir kuyruk olduğundan dolayı iç kısmını görme şansımız olmadı. Tasarım Kenti Barselona’yla İspanya turumuzu böylece tamamlıyoruz. Bir sonraki seyahat durağında buluşmak dileğiyle…
Barselona’da yıllarca boğa güreşlerinin yapıldığı Arena dışı klasik yapısını korurken bugün modernize edilen içiyle alışveriş merkezi olarak hizmet veriyor.
Joan Miró Ferra- Katalan ressam ve heykeltıraşın eserlerine şehrin her noktasında rastlayabilirsiniz.
Mimaride geçmiş ile modern bir arada…. Uzun yıllar tekstil fabrikası olarak kullanılan tarihi mekan artık modern sanatların geçiş güzergahındaki yerini almış.1