DOLAR 35,8900 % -0.05
EURO 37,3283 % -0.19
STERLIN 44,6334 % -0.68
FRANG 39,6399 % -0.52
ALTIN 3.276,71 % -0,85
BITCOIN 97.908,14 0.041

Benzersiz Fransız Mutfağı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Benzersiz Fransız Mutfağı
reklam

 

Fransız mutfağını farklı kılan nedir derseniz

, özgün olduğu iyi yemek yeme kültürüne dayanması diyebiliriz.

 

 

Canan Demiray instagram: @gezginsef

 

 

Zengin teknikler, farklı soslar, malzemenin kalitesini gösteren, hissettiren uyumlu yemekler. Tüm bunlar Fransız mutfağına sofistike bir görünüm katıyor. Peki Fransız yemekleri ağır mı sizce dediğimde, İstanbul Marriott Hotel Şişli’nin mutfağını ziyareti sırasında tanıştığımız Fransız Executive Şef Pascal Didier, kimi sosların ağır olduğunu inkar etmiyor. Ama şunu da söylüyor: Mutfağımız sadece soslardan ibaret değil. Üstelik bölgeden bölgeye mutfak ciddi farklılıklar da gösterebiliyor. Önemli olan doğru teknikleri uygulamak diyor şef. İyi yemek yemenin geleneklerinin bir parçası olması, bu mutfağı gastronomi söz konusu olduğunda baş köşeye oturtan unsurlardan ilk akla geleni.

 

Öğrenmek isteyene okul çok

Gastronomi kültürün öyle büyük bir parçası ki, bu alanda oldukça iyi okullar mevcut. Üniversitelerin gastronomi bölümlerinin büyük kıymet gördüğü ülkede, merakını bilgi ve tekniklerle doyurmak isteyenler için de kısa süreli programlar bulunabiliyor. Gastronomi ve okul kelimeleri yan yana gelince ilk akla gelen, 1895’te Paris’te kurulan mutfak sanatlarında uzmanlaşmak isteyenler için heyecan unsuru olan  Le Cordon Bleu. Türkiye’de Özyeğin Üniversitesi ile işbirliği yapan Le Cordon Bleu’nun şeflerinden ders almak mümkün.

 

 

Yemek, peynir, şarap, pasta liste uzun…

 

Her bir başlık geniş, her biri farklı bir uzmanlık alanı. Camembert, brie ve rokforun başını çektiği ve neredeyse yılın her gününe farklı bir tane düşecek kadar olan peynir zenginliği hem yemekten sonra hem şarap eşliğinde tatmaya imkan veriyor.

 

Yemeğe meraklı yapmaya mesafeli yaklaştığım hamur işleri ve pastalar ise artizan pastanelerin hayalini kurmaya teşvik edecek kadar özenli ve lezzetli. Her bölge farklı lezzetlere ön plana çıkıyor. Kuzeye Normandiya tarafına doğru çıktığınızda kabuklu deniz ürünlerinin inanılmaz lezzetlileri, Paris yakınlarındaki şarap ve şatolar cenneti Loire’da ise koyun ve av etleri, keçi peynirleri sizi bekler.  Provans ise bambaşkadır, peynirleri, meyveli tartları harika ekmek ve şaraplarıyla tadılacak pek çok lezzet sunar. Lyon ise gastronominin en önemli merkezlerinden biri. Efsane şef Paul Bocuse’un memleketine gelip en iyi şarküteri ürünlerini almak isteyenler şehirdeki gıda hali Les Halles Bocuse’a uğruyor. Söz konusu Paris olduğunda irili ufaklı tüm ülkenin mutfağından esintiler bulabileceğiniz restoranlar var.

 

Bistronomi

Şef Pascal Didier ile konuştuğumuz konulardan bir tanesi de bistronomi. 1990’larda ilk adı geçtiğinde geleneksel bakış açısına sahip şefler tarafından hakaret gibi bile algılanan bu akım, günümüzde yaygın ve destek görüyor. Kaliteli, yerel üretimli, mevsimsel ürünlerin kullanıldığı mutfaklardan çıkan lezzetlerin, yemek meraklılarına, daha samimi ve minimal bir ambiyansta çok da astronomik olmayan fiyatlarla ulaşmasını ifade ediyor. Bu akımın izinde açılan fine dining’i arkalarında bırakan şeflerin yarattığı yeni markalar ve restoranlar özellikle gastronomik gezi meraklıları için harika birer fırsat. Neden derseniz, kısa sürede, daha uygun bütçeyle farklı lezzetleri bu sayede tatmanız mümkün oluyor. Ortamlar daha samimi ama kapıda sıra yok sanmayın. Kimi restoran için yine aylarca sıra beklemek gerekebiliyor.

Mutfak kültürünün kayıt altında olması önemli.

 

 

Vazgeçilmez En İyi Klasikler

 

Önden alınan bir iştah açıcı, belki bir çorba, et ya da balık, üstüne tatlı, şarap ve peynir. Fransız mutfağının klasikleşen lezzetlerini mutlaka tatmalısınız.

 

Kruvasan: Mis gibi tereyağı kokusu, ay şeklinde, her katının çıtır çıtır ayrıldığı, ağzınızda eriyip giden bir kruvasan, yanında ılık köpüklü sütüyle cafe au lait Fransızların kahvaltısının en klasiği. Kahvaltıda isteyen baget, reçel de var elbette ki. Çikolata da olsun diyenlerin tercihi ise kardeşi pain au chocolat.

Croque-monsieur: Izgara peynir ve jambon ile hazırlanan beşamel soslu bu sıcak sandviçin üstüne peynir ekleniyor ve kızartılıyor. Hızlı bir öğlen yemeği arayanlara göre. Üstünde yumurta ile servis edilsin derseniz croque madame istemelisiniz.

Foie Gras: Kaz ya da ördek ciğeri patesi yapılışı açısından bakıldığından oldukça acımasız ancak bu mutfağın klasiklerinden. Minik baget dilimleriyle, hafif serin olarak ilk tabak olarak da atıştırmalık olarak da genellikle servis ediliyor.

Châteaubriand: Sinirsiz, yağsız, kalın kesilen sulu bonfile dilimleri az pişirilerek béarnaise sosla tabağınıza sunuluyor.

Beef Bourguignon: Bu geleneksel et yemeği, bana göre oldukça zahmetli ama bir o kadar da leziz. Sebze, et suyu ve Burgundy şarabıyla yapılan kıvamlı sosu soğuk bir günde içinizi ısıtabilir.

Soğan Çorbası: Kökeni Romalılara gittiği söylenen bu çorba 18.yüzyıldan bu yana bir Fransız klasiği. Karamelize soğanlar, koyu iyi bir et suyu ve üstünü kapatan kızarmış ekmeği ve erimiş peynirleriyle kışın en sevilen çorba olabilir.

Blanquette de Veau: Eski tariflerden biri olan bu mantarlı ve beyaz soslu yemek dana ile yapılıyor. Pilavla servis ediliyor.

Coq au vin: Tavuğun olabilecek en aromalı hali bence bu yemek olabilir. Önceden şarapla marine ediliyor, sonra kızartılıyor ve otlar, tereyağı ve tavuksuyu ile pişiriliyor. Sosu da tavuğu da enfes.

Confit de canard: Ördek fazlaca tüketiliyor, tandır gibi ağır pişen, patates ve sarımsakla servis edilen Gaskonya’dan çıkan bu tarif ise en sevilenlerden biri.

Bouillabaisse: Akdeniz’e indiğinizde balık ve kabuklularla yapılan bu güveç karşınıza çıkacak klasiklerden.

Ratatouille: Animasyon şef fare sayesinde miniklerin bile adını söylemeyi öğrendiği bu sebzeli güveç, yaygın ve kolay yemeklerden biri.

Tart ve kişler: Harika hamur tabanının içinde rokfor veya karamelize soğan olan bir tart, ya da ıspanakla yapılmış enfes bir kiş benim için harika bir öğün diyebilirim. Elmalı ve tatlı olarak yemek isterseniz seçeceğiniz klasik ise tarte tatin olmalı.

 

Tatlı severlerin klasikleri

Creme Caramel, bir klasik fransız tatlısı olan creme caramel benim de favorilerimden. Klasik Esmer şekerin yakılarak karamelize edildiği crème brûlée ise hafif bir çıtırtıyla bu leziz muhallebi benzeri tatlıya kaşık daldırmak isteyenlere göre. Çikolatalı sufle için suflenin en güzel hali dersem katılır mısınız? Pataşudan yapılan, pralinli kremasıyla sunulan halka şeklindeki enfes Paris brest için için Garde du Nord tarafında Chez Michel’e gidebilirsiniz. Bastille’de L’Amarante ise harika çikolatalı mousse yemek isteyenlerin adresi. Serinlemek isteyenler farklı aromalarıyla parfe’lerden parfe seçmeli.  Önemli bir Fransız lezzeti olan krep, ister kahvaltıda, ister tatlı ister bir salatayla öğlen bile yenilebilir. Profiterol’ün enfes kremasına, üstünden akan çikolatasına kim dayanabilir ki? Renkleri ve aromalarıyla neşe veren, taze olduğunda az çıtırtı ile ağızda eriyen macaron  ise badem unundan yapılıyor. Paris’in en iyi adreslerinden La Duree ve Fauchon’u Istanbul’da da bulmak mümkün. Pierre Herme ise benim favorim.

 

 

İstanbul’da bir Fransız: La Petite Maison

Yaza girerken Nişantaşı’ndan İstinyepark’a taşınan La Petite Maison, Fransız Rivierası’nın tatlarını, kültürünü ve atmosferini özgün bir sentezle sunuyor. Güney Fransa mutfağından özel lezzetleri modern ve yaratıcı sunumlarla birleştiren restoranın kaliteli yemek ve servisinin yanı sıra, seçkin sanat eserlerinin değer kattığı dekorasyonu da oldukça keyifli. Şef Versieux Regis’in dokunuşları ile klasikleşen yemeklerini misafirlerine sunan La Petite Maison’da portakallı ördek but, tuz yatağında fileto levrek, zeytinyağında karides ve profiterolü denemelisiniz.

 

reklam

YORUM YAP