

İçilebilir suda yegane referans kaynağı zemzemdir
Beş şey insanı dünyada sıhhatli kılar: Tabîî gıda, tâhir vasfına haiz su, temiz hava, gerçek tuz ve ruhî ferahlık. Bunların her birinin ayrı ayrı ele alınması icap eder ki biz bugün insan ve hayvan kullanımına uygun sudan bahsedeceğiz.
İçilebilir suda yegane referans kaynağı zemzemdir. Zira zemzem şu beş temel haslete sahiptir.
– İçinde çevreden karışan biyolojik kirlilik,
– Radyolojik kirlilik,
– Kimyevi kirlilik yoktur.
– Bu kirleticiler olmadığı gibi insan bedeni için gerekli çok sayıda mineral ihtiva eder.
– pH ise kanın pH’ı ile aynıdır. Yani asittik ne de bazik.
Bu durumda tartışmasız bir şekilde insan için içmeye en uygun su zemzemdir. Zemzemi her zaman bulamayacağımıza göre içeceğimiz, yemeklerde kullanacağımız ve hatta banyomuzu yapacağımız suyun zemzeme en yakın su olması arzu edilir.
Belediyelerin en aslî görevlerinden biri şehir, ilçe, kasaba, köy halkına tâhir vasfına hâiz su temin etmektir. Ancak mahalli seçimlerin hiçbirinde hiçbir belediye başkanının bu hususta taahhütte bulunduğu görülmediği gibi halkın da böyle bir talebi yoktur.
Bunun temel nedeni tarafların bu husustaki cehaleti.
Ülkemizde sular, “ambalajlı” ve “musluk suyu” olmak üzere iki şekilde pazarlanır. Çeşme sularından kamu erki olan belediyeler mesul iken ambalajlı sular ise kamu veya özel sektör işletmelerince sağlanır.
Ambalajlı su markalarının pek çoğu maalesef yabancıdır ve bu firmalar da pek çok suiistimal yapmakta.
Suiistimal yapılmasının nedeni ise suların denetiminden mesul olan Sağlık Bakanlığı’nın meseleyi hak ettiği ölçüde yapmaması, mevzuat yetersizliği ve Bakanlığın dahi su konusunda sağlıklı bilgiye sahip olmaması, dert edinmemesi ve başkaca insânî suiistimaller.
Ambalajlı sular ise “içme suyu”, “kaynak suyu” ve “mineralli kaynak suyu” olmak üzere üç şekilde ruhsatlanır.
İçme suyu derin kuyu, deniz vs’den elde edilip, işlemlere tabi tutulmuş, içilmesi tavsiye edilmeyen sular.
Kaynak suyu kendi debisi ile topraktan çıkan sular iken, mineralli kaynak suları mineral bakımından kaynak duyundan daha zengin sulardır. Vatandaş da arasındaki farkı pek bilmez, çünkü anlatılmaz, öğretilmez.
Ambalajlı sular biyolojik kirliliğe karşı ozonlanırken, musluk suları ise klorlanır. Klor, kan kanserine sebebiyet veren tehlikeli bir dezenfektandır. Ultraviyole işlemleri de yapılabilir ama ülkemizde pek kullanılmaz.
Hem musluk hem de ambalajlı sular biyolojik bakımdan genellikle sıhhîdir. Ancak kimyevî ve radyolojik açılardan sağlıklı oldukları pek söylenemez. Evet, her belediye ve markaya göre durum değişse de genel durum iç açıcı değil. Öte yandan pek çok su markası ve musluk suları mineral bakımından pek fakirdir.
Belediyeler aksini iddia etse de bilimsel neticelere göre klor nedeniyle musluk sularının güvenli olduğu asla söylenemez. Bunları içmek ve yemeklerde kullanmak şöyle dursun yıkanmak bile ürkütücü. Belediyelerin ozonlama yapmasını engelleyen bir neden olmadığı halde kolayı tercih etmeleri akıl alır şey değil.
Ticârî ambalajlı suların her üç ayda yani mevsim geçişlerinde 50’yi aşkın parametrede analizleri yapılması gerektiği halde pek yapan ve yaptıran yok. Neticeleri iç açıcı olmadığı için verilerini paylaşan da. Elbette içime uygun özellikle Köroğlu Dağları ve Sakarya yöresi başta olmak üzere kaliteli sular mevcut ama büyüklerin baskı ve zorbalığı nedeniyle pek çok su firması tahlillerini açıklamıyor. Rekabet Kurumu ise durumu seyretmekten öte bir şey yapmıyor.
Halk ve meseleyi bildiğini sanan pek çok kişi suyu sadece pH’ına bakarak anlamaya çalışır. pH 7-8 aralığında ise bu su iyi denip geçilir. Oysa iş bu kadar basit değil. pH’ı ideal ama içi arsenik, siyanür, cıva, alüminyum dolu bir su içiyor olabilirsiniz.
Bir de suyun ambalajları var ki burası en az su kadar tehlike arz eder. Pet ambalajların yumuşaklığını sağlayan şey, fitalat maddesidir. Damacanalardaki sertliği sağlayan ise BPA veya türevleri. Fitalat ve BPA, sentetik östrojen hormonudur. Sirke, yağ ve gazlı içecekler gibi asitik maddeler plastiği çözerek mikro plastik ve östrojenlerin gıdaya geçmesine sebep olur. Aynı durum su için de geçerli.
Fitalat ve BPA suya geçerse ne olur?
– Kısırlık,
– Göğüs, prostat ve rahim kanserleri,
– Hormonel denge bozulduğu için cinsel eğilim bozukluğu, cinsel isteksizlik veya iktidarsızlık.
Aynı şekilde sulardaki kimyevi ve radyolojik kirleticiler de sayısız hastalığa sebep olurken mineral eksikliği de beslenme zafiyeti dolayısıyla sıhhatimizin bozulmasına neden olur. Artıma cihazları ise oyunca eğlenceden ibaret birer zararlı.
Demek ki su çok mühimmiş ve ihmale gelmezmiş.
Su gibi aziz olun .
Kemâl Özer