DOLAR 36,0175 % 0.13
EURO 37,1810 % -0.02
STERLIN 44,6859 % 0.08
FRANG 39,5492 % -0.01
ALTIN 3.351,89 % 1,32
BITCOIN 97.600,00 0.368

DÜNYANIN 7 HARİKASINDAN BİRİ EL HAMRA SARAYI

Yayınlanma Tarihi : Google News
DÜNYANIN 7 HARİKASINDAN BİRİ EL HAMRA SARAYI
reklam

 

DÜNYANIN 7 HARİKASINDAN BİRİ EL HAMRA SARAYI

İSLAM MİMARİSİNİN ZİRVE ESERİ

 

Yazı: Faruk Çelik

Fotoğraf: A. Fatih Çelik

 

Spot: Endülüs medeniyeti döneminden kalma taş ve tahta işleme, mozaik, kakmacılık, çinicilik gibi pek çok sanat dalından örnekler sunan El Hamra Sarayı İslam mimarisinin günümüze kadar ulaşan en eski şaheserleri arasında gösteriliyor.

 

 

İspanya’da tarihi eser denince akla ilk gelen, dünya mirası eserler arasında ilk sıralarda bulunan Endülüs Emevilerinden günümüze kadar gelen El Hamra sarayıdır. Tarihe kültüre merakınız varsa İspanya’ya gidip El Hamra sarayını görmeden gelirseniz çok şey kaçırdınız demektir. Bir haftalık İspanya gezimde 3 yerde ziyaret etmek için uzun süre beklemek zorunda kaldık. Bunlardan birincisi Picasso’nun onlarca eserinin bulunduğu müze, ikincisi -Barcelona futbol kulübü mü darphane mi anlayamadığım -Nou Camp, son olarak da Granada’da ünlü El Hamra sarayıdır. Gezimize Barcelona’dan başlayıp Güney’e Granada’ya kiraladığımız bir araç ile gitmeye karar verdik. Çünkü hızlı tren ile yapacağımız seyahat ile birçok şeyi kaçırabileceğimizi düşündük. İyi de yaptık istediğimiz mekânda mola verdik hoşumuza giden yerde durup resim çektik.

İşin ekonomik boyutunu da düşündüğünüz zaman araç kiralamak çok daha ucuza geliyor.  Günlük kirası 35 Euro olan araçlar Valencia’da fuar nedeniyle kalmayınca 70 Euro’dan kiralamak zorunda kaldık. Güney’e inan birkaç tane yol var, en uzunu sahilden olanı,  biz orta yolu tercih ettik. Yollar sakin ve hız sınırı 120 km olunca keyifli bir yolculuk yaptık. Dinlenme tesisleri bizim tesisler kadar teferruatlı değil ama istediğiniz her şeyi bulabiliyorsunuz. Özellikle zeytin, bal ve beyaz peynir hariç birçok çeşidini bulabiliyorsunuz. Hediyelik eşya almak isterseniz güneye indikçe ürünlerde değişiklik oluyor. Yöreye göre çeşitli el yapımı hediyelik bulabiliyorsunuz. Her tesiste olmazsa olmazı özel üretim çakılar bıçaklar yer alıyor. En meşhur olanı ise Martinez&Gascon ve Miguel Nieto’dur.

 

MÜSLÜMAN VE İSPANYOL KÜLTÜRÜ İÇ İÇE  

Yol boyunca kilometrelerce üzüm bağları ve zeytinliklere rastlıyorsunuz. Kalem gibi dizili asmalar ve şatoyu andıran çiftlik evlerini görünce resim çekmeden geçemedik. İstanbul gibi beton yığını bir şehirden sonra 650 km mesafeyi sessiz sakin üzüm bağlarının yemyeşil ovaların arasından giderken zaman duruyor. Akşam saatlerinde Granada’ya yaklaşıyoruz. Ama şehre 100 km kadar yaklaştığımız zaman Arapça yazılı tabelalara rastlıyoruz. Müslüman ve İspanyol kültürünün iç içe olduğu, Batı ve Doğu’nun bir potada eridiği, hem dünyevi hem de ruhani zevklere hitap eden Granada, sadece dillere destan Al Hamra Sarayı için bile görülmeye değer.  Granada, İspanya’nın Endülüs bölgesinde, ülkenin en yüksek dağları olan Sierra Nevada Dağları’nın eteklerindeki bir vadide kurulmuş.

 

GRANADA DİĞER ŞEHİRLERE GÖRE DAHA SAKİN   

Navigasyon ile kaldığımız oteli bulmaya çalışırken bir hayli şehir turu atmak zorunda kaldık, çünkü sokakların birçoğu yüzlerce yıl öncesinden kalma olduğu için ancak bir araç geçebilecek büyüklükte olması trafiği tek yöne düşürmüş. Granada diğer şehirlere göre daha sakin kafa dinlemek isteyenler için ideal bir tercih olabilir. Saat 22.00’dan sonra kiralık araçların şehir içinde dolaşmasına izin vermiyorlar. Tarihi mekânları gezmek sterseniz araç kullanmanıza taksiye binmenize gerek kalmıyor. Yürüyerek kenti turlayabilirsiniz ama El Hamra’ya tırmanmak zorunda kalmazsanız.

 

Seyahatlere çıkmadan önce mutlaka blog yazlarını okur gidenlerin tecrübelerinden istifade etmeye çalışırım. Zevkler, renkler, bakış açıları, damak lezzetleri o kadar farklı ki onları karşılaştırır bir orta yol bulmaya çalışırım. Çünkü birinin ak dediğine diğeri kara diyebiliyor.  El Hamra sarayı için de bilet bulamayacağımızı bir gün bile beklemek zorunda kalacağımızı, yürüyerek yarım saatte ulaşılabilecek bir yokuş tırmanmak zorunda kalacağımızı, bilet almak için sabahın köründe yola çıkmamız gerektiği gibi birçok gereksiz yazıyı okuduğumda şaşırmış ama gittikten sonra nedenini anladım. Otelimizi kahvaltı hizmeti verdiği için seçmiştik. Sabah sabah çoluk çocuk yollara düşüp kahvaltı yapacak mekân aramayalım düşüncesindeydik. Ama otelinizi Booking.com’dan ayarladı iseniz iki defa düşünmeniz lazım. Reklam sektörünün tüm inceliklerini geniş açı perspektiflerini sonuna kadar kullandıklarını bilmenizi isterim. 3 metrekare odayı salona benzetebiliyorlar veya bizim Balat’taki yıkılmaya yüz tutmuş evleri tarih ile bütünleştirip giydirebiliyorlar. Granada’da kaldığımız tarihi otele tanıtımında teras katından El Hamra manzarasını görünce balıklama atlamış ama teras katında kaldığımız halde o resmin nereden çekildiğini bir türlü bulamadım, bize ancak El Hamra’nın gökyüzünü aydınlatın ışıkları kaldı.

KAHVALTIDA DİYETE BAŞLADIK  

Otelimizin her köşesi odaya dönüştürüldüğü için kahvaltı yapmak için mekân ayırmamışlar. 2 sokak ilerideki bir kafe ile anlaşmışlar kahvaltımızı orada yapmak zorunda kaldık. Yurt dışında kahvaltı yapacağım demek hayal kırıklığı demektir. Domatesi bulsanız, zeytini bulamazsınız, çay mı, onu bulduysanız hazineye kondunuz demektir. Kahvaltıda önümüze 3 tane seçenek sundular. Birincisinde kızarmış ekmek üzeri bal, ikincisinde ekmek üzeri domates püresi, üçüncüsü ise Patates kızartması eşliğinde bir göz yumurtaydı. Her birimiz farklı bir seçenek söyleyerek menüyü tanımaya çalıştık ama yumurtalı menüyü yiyen hariç hepimiz aç kaldık. Çay yerine alıştığımız kahveyi yudumlayarak diyete başladık. Ertesi sabah menümüze Churros’u ilave ederek farklı bir lezzet ile tanıştık. Bizim halka tatlısının şerbetsiz olanına benziyor, bunun yanına bir bardakta çikolata getiriyorlar, bandırarak yiyorsunuz.

 

 

SARAYA GİRİŞ KİŞİ BAŞI 25 EURO

El Hamra Sarayı uzaktan görünüyor ama yokuşu yürümek zor gelince dolduğu zaman hareket eden dolmuşlara bindik. İstanbul’da yıllardır kullanılan dolmuşların isminin nereden geldiğini burada çözdüm, burada koltuklar dolunca araç hareket ediyor, biz de ise dolmuş bir türlü dolmak bilmiyor. Gişelerin önünde kısa bir süre bekledikten sonra biletimizi aldık, bilet üzerinde iki ayrı bölümün giriş saatleri yazıyor. Saray bölümüne yoğun talep olduğu için size verilen saat içinde ziyaretinizi tamamlamak sorundasınız yoksa biletleriniz yanıyormuş. Bize verilen saatten 15 dakika sonra saray bölümüne girmemiz gerekirken su ile yeşilin taş ile sanatın büyüsüne kapılarak zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ve giriş saatimizi kaçırdık. Kişi başı 25 Euro verdiğimiz bileti yakmak niyetinde olmadığım için information’a giderek karşılıklı tarzanca İngilizcemiz ile girişten saraya kadar olan alanı 15 dakikada gitmenin mümkün olmadığını belirterek yeni bir bilet bastırma başarısını gösterdim.

EL HAMRA V. CARLOS SARAYI   

Gişelerden içeriye girdiğiniz zaman yol ikiye ayrılıyor. Sağdan yukarıya doğru Nasrid Sultanlarının yaz meskeni olan Generalife gidersiniz. Sol kolu takip ederseniz ağaçlık bir yoldan sonra karşınıza Haydarpaşa tren garının mimarisini andıran 5. Carlos Sarayı ile karşılaşırsınız. Endülüs Sarayı’nın ihtişamından etkilenen 5. Carlos Endülüs sarayın bir bölümünü yıktırıp kendisine 1526 yılında bir saray inşa etme hevesine kapılmış.  Yüksek tavanlı iki kattan ve ortasında 31 metre çapında dairesel boşluktan oluşan, mimarının, Michelangelo’nun yanında Roma’da eğitim gören Pedro Machuca olması sebebiyle mimarinin İtalyan tarzında, hacim itibariyle de İspanyol Rönesans döneminin en büyük eseri sayılıyormuş. Mimar Machuca’nın ortaya çıkan eseri hantal, detay ve işçilikten yoksun kalmış.

EL HAMRA MÜZESİ  

  1. Carlos Sarayı’nın zemin katı, günümüzde El Hamra Müzesi (Museo de la Alhambra) olarak hizmet veriyor. Endülüs medeniyeti döneminden kalma taş ve tahta işleme, mozaik, kakmacılık, çinicilik gibi pek çok sanat dalından örnekler bu müzede sergileniyor.

ALKAZABA  

Carlos’un yarım kalmış sarayından çıkınca karşınıza estetik bir kemer ile örülü bir kapı çıkıyor. Granada’yı kuş uçuşu görmek istiyorsanız her katında ayrı bir manzara sunan Alkazaba’dasınız. Alkazaba, saraylardan daha önce inşa edilmiş bir kale. Kalenin dükkânlarının ve askerlerin yaşadığı evlerin kalıntılarını görüyoruz. Dar merdivenlerden çıkınca karşılaştığımız Granada manzarası çok hoşumuza gidiyor. Bembeyaz evler, ara ara bir zamanlar minare olarak hizmet vermiş olan çan kuleleri…

EL HAMRA SARAYI   

İlk girdiğimiz salonun adi Meşhver (Mexuar). Bu salon, sarayın mahkeme salonu olarak kullanılmış. Zaten giriş kapısına yazılmış olan ifade de bunu doğruluyor:

“Gir ve adalet istemekten korkma, zira onu burada bulacaksın.”

Bir zamanlar sarayın mescidi olduğu söylenen salondan ve bir koridordan geçiyoruz. Duvarlardaki süslemelerin arasında tekrarlanan yazı dikkatimizi çekiyor: “La Galibe İllallah. (Allah’tan başka galip yoktur.)”

MERSİN AVLUSU  

Meşver’in iç avlusunun tam ortasında, fıskiyeli küçük bir taş havuz var. Karşı duvardaki ince süslemeleri hayran hayran seyrederken, nereye bakacağınızı nerenin resmini çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Ziyaretçilerin sultanı beklerken konakladıkları Altın Odayı da görüp, Sarayın bahçesine varıyoruz. Tam ortada büyük bir havuz, etrafında birçok salon ve odalar. Bu kısım, politik ve diplomatik etkinliklerin mekanıymış. Bu bahçenin bir adı da Mersin Avlusu, adını havuzun etrafında dikili mersin bitkilerinden adını almış. Havuzun her iki başında fıskiyeli küçük havuzcuklar var. Havuzun karsı tarafında ikinci ve üçüncü katlarda tahta panjurlarla kaplanmış pencereler göze çarpıyor. Mahremiyet ve gizem, buralar sarayın hanımlarına ait odalarıymış.

ELÇİLER ODASI  

Sarayın bahçesinin güney tarafındaki heybetli kapıdan Büyükelçiler Salonuna giriyoruz. Burası Sultanın yabancı elçileri kabul ettiği salon. Duvarların alt kısmı renkli mozaiklerle kaplı, üst kısımlarda tavana kadar hiç boş alan kalmamacasına ince süslemeler, Arapça motifler var. Ve tüm bunların aralarında yine hep aynı Ayet : “La Galibe İllallah.” Tavan; 22 metre yüksekliğinde ve sedir ağacına işlenen motifler, gökyüzünün 7 rengini temsil eden renklere boyanmış 8 binden fazla sedir ağacı ile bezeli. Oda geometrik olarak 8 pencere ile aydınlanmakta. Sultanın tahtı salonun tam ortasında ve arka tarafında bulunan pencereden Granada şehri görünmekte. Bu ihtişamı ile gelen elçilere bir nevi güç gösterisinde bulunarak hâkimiyetin kendisinde olduğu hissettirilmekteymiş.

 

 

ASLANLI AVLU  

El Hamra Sarayı’na 3 sultan damgasını vurmuş. İlki; sarayın ilk temelini atan 1.Muhammet, ikincisi; 1.Yusuf, son olarak ise Aslanlı avlunun bulunduğu bölümü yaptıran 5. Muhammet’dir. Aslanlı avludaki incecik sütunların sayısı 124. Sütunların üstlerindeki revaklarda yine El Hamra’nın sanatkar ustalarının ellerinden dökülen şaheser islemeler. Ve yine hep aynı ayet; La Galibe İllallah. Onlarca, yüzlerce kere, her fırsatta tekrarlanmış. Arapça yazı ve şiirler desenler ile o kadar uyumlu olarak yazılmış ki Arapça bilmeyen desenlerin devamı olarak görebilir. Avlunun etrafında başka salonlar da var: Birisi “Adalet Salonu” veya “Sultanın Salonu” diye anılıyor.  5. Muhammet,  Aslanlı salondaki duvar süslemelerindeki mavi renkleri Afganistan’dan getirmiş,  altın değerinde olan lacivert taşından elde edilmiş.

 

İKİZ KARDEŞLER SALONUNDAN LİNDA RAJA BAHÇESİNİN GÖRÜNÜMÜ   

ARAP EVİ

Linda Raja bahçesinden artık Endülüs saraylarının son ziyaret noktalarından biri olan “Arap Evleri” diye anılan iki katlı bir yapıya çıkıyoruz. Ve yine bir havuz ve yine yerdeki küçük oyuklardan gelen sular havuza doluyor. “Partal” adındaki bu bölge, zamanında harika bahçelerin çevrelediği güzel evlerin, malikânelerin mekânıymış.

El Hamra’yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur’an’dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak’la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmekte. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkânsız haldedir.

Ortaçağ Avrupa’sının banyo& tuvalet kavramlarından uzak yaşadığı yıllarda Endülüs’te suyun temizleyici, serinletici, dinlendirici, rahatlatıcı, hayat verici bütün özelliklerinden faydalanılmış. Endülüs’ün hamamları, henüz ortaçağı yaşayan Avrupa’nın diğer yerlerinden gelen ziyaretçilere ikram gibi sunulurken, yağmur suları yerlerdeki küçük oyuklarda toparlanmış, bahçelerdeki fıskiyeli havuzları beslemiş.

CENNET’ÜL ARİF BAHÇELERİ   

Sarayın arka yamaçlarına bakan tepesinde Cennet’ül Arif adı verilen yazlık saray ve bahçesi yer alır. Arap bahçe mimarisinin güzel bir örneği olan Cennet’ül Arif’in “dünyanın en güzel bahçelerinden biri” olarak kabul ediliyormuş. Sarayı gezmekten yorulmuş olmalıyım ki yeşilin ve suyun ahenkle dans ettiği bu mekânın çekimlerini oğluma yaptırdım.

 

EL MEDİNE’DEN EL HAMRA MANZARASI  

Saray çıkışında nostaljik turistik tur arabası ile Granada’nın eski mahallelerini arşınlamaya başladık. Sierra Nevada’nın eteklerinden gelen Darro nehri saray ile El Medine’yi birbirinden ayırıyor. İspanyolların Albaicin, dedikleri mahalle labirenti andıran dolambaçlı dar sokakları ve bembeyaz evleri ile Mağribiler’in eski Medine’si sayılıyor. Dorra nehri kenarındaki Faslıların işlettikleri kafe-restoranlarında mola verdik. Akşamüstü olunca Albayzın’de yer alan Mirador de San Nicolas meydanı turistlerin, Flamenko dansçılarının, satıcıların, ressamların akınına uğruyor. Bu mekânda ayrıca bir de camii bulunuyor. El Hamra sarayının karşı vadisinde yer alan bu lokasyondan, gün batımında Granada şehrinin ve Sierra Nevada dağlarının nefes kesici panoramik manzaralarını izlemek ve de El Hamra sarayının duvarlarının değişen gün ışığı ile yavaş yavaş turuncudan kızıla, pembeden bordoya boyanmasına şahit olmak dünyanın en romantik deneyimlerinden birisi olsa gerek. Eski bir Mağribi kalesi olan Albaicin’in dar sokaklarında dolaşmak ve de otantik ‘teteria’ çay evlerinde çay yudumlamak hatta nargile içmek mümkün. Nefes kesen Granada izlenimlerimiz işte böyle, sonraki ay İspanya turumuzun son ayağı Barcelona’da soluklanacağız.1

 

 

 

El Hamra Sarayı, 1984 yılında (UNESCO) Eğitim Kültür ve Bilim Örgütü tarafından dünya kültür mirası listesine alınmış. El Hamra günümüzde Dünya’nın yedi harika yapısı arasında gösterilmekte. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irving’in ikametine tahsis edilmiş ve ABD’li yazar bu odada El Hamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır.1

reklam

YORUM YAP