

Sizi kısaca tanıyalım, bize kendinizden bahseder misiniz?
Anadolu’nun dört bir yanında bankacı olarak görev yapan Halit Yalçınkaya ve bu yolculuklarındaki can yoldaşı Latife Yalçınkaya’nın üç evladından birisiyim. Evliyim ve iki erkek çocuk annesiyim. Televizyonların favori dizisi ‘Bizimkiler’ oynarken gençtim, şu an ‘Sizinkiler’ oynuyor ve halâ gencim ☺️ İktisat Fakültesi’nden mezun oldum. Eski bir mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum Bedaş’tan emekliyim. Bu süreç akabinde birçok dernek ve STK’larda gönüllü olarak görev aldım. 2019 yılından bu yana da Göktürk Muhtarı olarak görevimi sürdürmekteyim.
Göktürk’te muhtarlık koltuğuna oturduğunuz günden bugüne geçen 5 yılda neler değişti?
Göktürk’ü bir efsaneden teslim almak, bizim için onur verici olduğu kadar, omuzlarımıza yüklenen yükün büyüklüğü bakımından da kolay olmayan bir görevdi aslında. Nuri Bey muhtarlık yaptığı dönemle kalmayıp, öncesi ve sonrasında da bir abi, bir büyük olarak mahallelinin sevgisini, saygısını kazanmış bir insan. Bizimse bu makama geldiğimiz günden beri üzerimize düşen hem bu çizgiyi korumak hem de ekstra katkı sağlamaktı. Bu bilinçle geldiğimiz muhtarlık makamında, bu makamın insanlar için ifade ettiği anlamı genişletmek ve geliştirmek suretiyle bunu başardığımızı düşünüyorum ve bunun kesinlikle söylendiği kadar kolay bir şey olmadığını da takdir edersiniz muhakkak.
Çözdüğünüz temel sorunlar neler oldu?
Göktürk, kendisiyle birlikte sorunları da devamlı büyüyen bir yer ve bazı sorunları stabil tutabilmek bile inanın müthiş bir mücadele gerektiriyor. Bir yandan kimsenin yatağına aç girmemesi için bir dayanışma ağı tesis etmekle mükellef hissediyorsunuz kendinizi, öte yandan olası bir Marmara depremi öncesi, eğitimli bir gönüllüler ordusu oluşturmak hedefinizi koymuşsunuz… Daha bu tehdit kapımıza bu kadar da dayanmamışken üstelik. Ve asli görev tanımınızın dışında görünen bu konularda bile ciddi yol katetmenizin yanı sıra, kurumlarla aranızdaki koordinasyonu en üst seviyede tutarak, parklanma, trafik düzenlemeleri, derelerin temizliği, İski, İgdaş, Bedaş ya da Türk Telekom gibi kurumlardan alınan hizmetin kalitesi noktasında en üst seviyelere ulaşmak var elbette hedeflerinizin arasında. Elbette bu saydıklarımın içinde halen iyileştirme bekleyenler var fakat bunun için devamlı çalışılıyor olması bile, bahsettiğim sağlıklı iletişimin bir sonucu. En ufak bir hatanın bile her şeyi içinden çıkılmaz hale getirebileceği 50 binlik bir mahallede; trafik düzenlemeleri, toplu ulaşım ve parklanma gibi sorunlar, kesinlikle çok iyi bir gözlem, sorunların doğru tespiti ve çözüm için de çok ayrıntılı çalışmayı gerektiren uzun bir süreç. Dört yılı aşkın bir süredir tüm kurumlarla koordineli bir şekilde bunun için çalışıyor, günbegün büyüyen mahallemizi, bu sorunlardan kalıcı olarak kurtarabilmek için olağanüstü bir çaba sarf ediyoruz. Tüm bunların yanı sıra, değişen sosyoekonomik yapı ile mütemadiyen çeşitlilik gösteren asayiş olayları var ve bu olayların en aza inmesi konusunda da emniyet güçlerimiz ile devamlı surette iş birliği içerisindeyiz.
Nasıl dönüşler geldi mahalle sakinlerinden?
Bir savaş esnasında, süreçten bihaber genç bir subay, elindeki çubukla harita üzerinden neler yapılması gerektiğini anlatırken devrinin en büyük askeri dehalarından Napolyon’a, kendisini sabırla dinler ve sonrasında şöyle devam eder büyük komutan; haklısınız genç arkadaşım. O dediğiniz işlerin bir çubuk marifetiyle ve kağıt üzerinde hal olması mümkün olsaydı, emin olun ben de zaten dediğiniz gibi yapardım. Her şeyin ‘dediği’ gibi olacağını sanan, bir ‘çubuk’ ya da bir sihirli değnek varmış da biz kullanmıyormuşuz ya da kullanılsa her şey çözülecekmiş zannında olan ve böyle bir algı yaratmaya çalışan ya da değerlendirmelerindeki isabet oranı bu kadar olanların dışında herkesle inanılmaz iyi bir etkileşim halindeyiz. Ortada biraz takipçisi olunması halinde şahit olunabilecek muazzam bir çaba var çünkü ve bunu bilen insanların büyük çoğunluğu oluşturması sayesinde de ilk günkü inancımızı asla kaybetmedik. Uğradığınız bir haksızlık karşısında, dokunsalar ağlayacak duruma geldiğiniz bir anda, “Muhtarım sana börek yaptım soğutma” diyerek içeri giren bir sakinimiz sayesinde az önce tutmakta zorlandığınız yaşların sevinç gözyaşları olarak kontrolden çıktığı çok olmuştur. Ve sıklıkla sarfettiğimiz ‘kocaman bir aileyiz’ sözü de kesinlikle lafın gelişi değildir.
Yeniden göreve geldiğinizde sıradaki projeleriniz neler olacak?
Göktürk’ü afetlere en hazırlıklı, gençlerin en mutlu olduğu, yeşilden en fazla istifade edilen, her yaş ve durumdaki insanın burada yaşadığı için kendisini şanslı addedebileceği bir yer haline getirmek gayesindeyiz. Bu bağlamda öncelikli hedeflerimiz arasında; artan nüfusumuz ile gün geçtikçe büyüyen trafik sorunumuz ile ilgili İBB, ilçe Belediye ve Emniyet Müdürlüğümüzle göreve geldiğimiz günden bu yana sürdürdüğümüz işbirliğini devam ettirerek sorunları asgariye indirmek, 7/24 Acil sağlık hizmeti alabileceğimiz bir sağlık merkezi yapılanması ve daha önce var olan ancak sonradan kaldırılan ambulansımızın ivedi bir şekilde tekrar geri alabilmek için yaptığımız başvuruların takipçisi olmak, artan nüfus karşısında yetersiz kalan mevcut ASM’nin (Aile Sağlık Merkezi) büyütülmesi veya farklı bir yere ikinci bir ASM açılması talebimizin takibini sürdürmek, aynı şekilde, neredeyse tamamen dolmuş olan Göktürk Mezarlığı’nın haricinde yeni bir mezarlık yeri tahsisi için yaptığımız başvuruların takibini sürdürmek, mevcut Mahalle Afet Gönüllülerimizin sayısını arttırmak, yazılı ve sözlü olarak defalarca talep ettiğimiz, içinde kaykay pistinden, konser alanına kadar pek çok ihtiyaca yönelik seçeneği barındıran bir kompleksin biran evvel hayata geçirilmesi ve buraya sığdıramayacağımız, daha pek çok sosyal ve kültürel proje, öncelikli hedeflerimiz arasında.
Yoğun bir hizmet temposu içerisindesiniz. İş motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
İşin kendisinden. Benim için bir evlattan farksız olan asistanımdan, dostlarımdan, parkta oynarken çat kapı içeri girip; ‘su var mı muhtar abla’ diyen ufaklığın o suyun yanında kendisine ikram edilen çikolatayı alırken gözünde oluşan ışıltıdan. İşi-gücü bırakıp bazı şeyleri uzaklarda arama lüksümüz de niyetimiz de yok. Ve bu onurlu görevin bize kazandırdığı pek çok şeyden biri de kendini bu geminin kaptanı gibi hissetmek. Deprem döneminde iki üç saatlik uykuyla günlerce çalıştık, pandemide hakeza ve inanın motivasyon sorunu değil de belki de yegane sorunumuz aşırı motivasyondu.
İş dışında aktiviteleriniz sosyal yaşantınız nasıldır? Hobileriniz neler?
Başta ailem olmak üzere, birbirinden değerli dost, akraba ve arkadaşlarımla bir araya gelerek vakit geçirmek benim için çok kıymetli. Son zamanlarda yapamasam da seyahat etmek, yeni yerler görmek, keşfetmek en çok keyif aldığım şeyler arasındadır. Bunların dışında toprakla uğraşmayı, doğa ile iç içe olmayı hep çok sevdim. Fırsat buldukça Göktürk’ümün çevresinde bulunan Belgrad ormanında yürüyüşlerimi aksatmamaya çalışıyorum. Amatör olarak müzikle uğraşıyor ve müziğin aynı zamanda ruhu dinlendirmenin eşsiz bir yöntemi olduğunu düşünüyorum.
Hayat felsefenizi üç kelimeyle özetlerseniz?
(Her İnsan) Kendine yakışanı yap(ar).
Sosyal medyayla ilişkiniz hangi boyutlarda iyi bir kullanıcı mısınız?
Aşırıya kaçılmasının doğruluğundan had safhada şüpheli olmamla beraber, zaten istesem de iş yoğunluğum buna izin vermez. Bunun dışında, ortada iletişim çağında yaşıyor oluşumuz gibi yadsınamaz bir gerçek var ve bunun sağladığı avantajlardan da olabildiğince faydalanıyorum.