DOLAR 35,8900 % -0.05
EURO 37,3283 % -0.19
STERLIN 44,6334 % -0.68
FRANG 39,6399 % -0.52
ALTIN 3.276,71 % -0,85
BITCOIN 97.908,14 0.041

GÖKTÜRK’TE BİR MÜZİK KRALİÇESİ AYŞE MİNE…

Yayınlanma Tarihi : Google News
GÖKTÜRK’TE BİR MÜZİK KRALİÇESİ AYŞE MİNE…
reklam

“Hayatımda kapılar hep açık”

Türk müziğinin efsanevi seslerinden Ayşe Mine’yle Göktürk’teki koro çalışmalarını ve unutulmaz müzik serüvenini konuştuk: “Kapılar arkasında gizli saklı verdiğim ya da aldığım hiçbir şey olmadı. Benim hayatımın kapıları hep açık, hep tertemiz.”

 

Birsen Çelik

Türk Sanat Müziği’nin gözbebeği Ayşe Mine hep gülen yüzü, içtenliği ve duruşuyla da örnek bir insan.. İstanbullu kibar bir anne ve Trabzonlu bir babanın üç çocuğundan biri olarak yaşama başladı.  Safiye Ayla’yı, Hamiyet Yüceses’i dinleyerek büyüdü. TRT Ankara’da uzun yıllar canlı performans yapan Ayşe Mine, uzun yıllar Belkıs Akkale, İzzet Altınmeşe gibi ustalarla çalıştı. Kendisiyle bir süredir devam eden Göktürk’teki koro çalışmalarını konuşmak için bağlantıya geçtiğimde çok heyecanlandım. 80’li yılları ve O’nun unutulmaz parçalarını bilen biri olan benim için o güzel ses ile bir anlamda vuslat olacaktı. Dergimizin yönetim ofisi olan Kemaraltı’nda otantik bir ortamda buluştuğumuz Ayşe Mine ile; kahvelerimizi içerken sıcak bir sohbete dalıverdik.

Yusuf Nalkesen’in size özel yazdığı  (gözlerin doğuyor gecelerime) unutulmayacak o güzel eserin, Türk Müziği’nde 80li yılların ve hala gözbebeğimiz Ayşe Mine nasıl bir çocukluk ve evlilik yaşadı?
İstanbul’lu kibar bir anne ve Trabzon’lu çok tatlı bir babanın üç çocuğundan biriyim. Çok iyi bir aileye sahiptim. Çocukluğum Gayrettepe’de geçti. Çok erken evlendim.

Görücü usulü mü evlendiniz?
Hayır, eşim 14 yaşımdayken peşime takılmıştı. Sonra evlendik ve 18 yaşında anne oldum. İki sene içinde ikinci çocuğum da doğdu. Sonra anlaşmazlıklar oldu ve ayrıldık. İstemediğim bir ayrılıktı. Boşandığımdan haberim bile olmadı. Onun travması uzun süre devam etti. Kin hiç tutmadım ama gönül kırgınlığı oluyor.

Müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
Çok küçük yaşta eğitimler aldım ama pop müziğe başlamam 15 yaşındayken oldu. Çalışmalara Onno Tunç yönetiminde başladım ama sahne deneyimim olmamıştı. Sadece TRT’de annem ve babamla söyleyip dönüyordum. Böyle bir iki sene süren furya oluştu, ödüller aldım Altın Kelebek gibi.

“Özgürlüğüme Çok Düşkünüm”

 

Sahneye nasıl adım attınız?
Ayrıldıktan sonra çok şanslıydım. İlk sahneye assolist olarak 21 yaşında Çakıl Gazinosu’nda çıktım. Nasıl assolist olduğuma gelince Türk müziği eğitimim olduğu için Fahrettin Aslan’dan gelen teklifleri bile kabul etmemiştim. Kimsenin altında çıkmak istemiyordum çünkü. Tam bir kova burcuydum özgürlüğüme çok düşkündüm. Çok küçük yaşta sahneye çıkmamış olmam ve yapımdan dolayı kimse beni tehdit edemedi, korkutamadı, kullanamadı. Terbiyeliydim, işimde yürümek için erkekleri kullanmadım. İş ve aile hayatımı düzgün yürüttüm.

 

Hangi ustalardan musiki eğitimi aldınız?

Melahat Pers, Radif Erten, İsmail Akdeniz, Yıldırım Gürses, Muzaffer Birtan gibi çok değerli isimlerden 35 yaşına kadar ders aldım.

Kimleri dinlersiniz?

Çok iyi söyleyen kişileri dinlerim. Türk müziğinde hata kabul etmem o derece. TRT’yi pek dinlemiyorum artık. İyi şarkı söyleyen kimse dinlerim. Ayrıca çocukluğumdan beri yabancı müzik dinlerim. Canlı performans benim için çok önemli.

Kaç albüm yaptınız?

30’a yakın albüm yaptım. Erkek milleti çok sevildi. Feminen bir duruşu vardı. Bir başkaldırıştı o. Güzel şarkılar yaptım.

Bir zamanların sevgi ve aşk ikonuydunuz. İnsanların sizi takdir etmesini nasıl karşılıyordunuz?

Vakur diyebilirim. Kimsenin elinde sizinle ilgili malzeme yok. Gündeme farklı şeylerle hiçbir zaman gelmedim. İnsanlar beni sevdiyse şarkılarımla sevdi. En fazla duyulan eşle dostla yediğim yemekler olmuştur. Ya da ayrılığımdan çok uzun süre sonra ufak tefek flörtler. O da doğal çünkü insanız hepimiz. Sonuçta insanların takdirine çok saygı duymakla beraber bugün kimler alkış alıyor. Ama ben hep dikkatliydim çünkü çocuklarım ve ailem farklı söylentileri, o tarz lekeleri hak edecek kişiler değiller.

Bugün aşka bakışınız nasıl?
Çok olmamakla beraber hayatımda hiç iyi bir insan çıkmadı karşıma. Bazen yemek yerken falan bazı beyler geliyor “Ayşe Hanım ben size aşıktım” diyor. Ben de “iyi adam mısınız, o zamanlar neden gelmediniz” diye espri yapıyorum. Şaka bir yana şu an çok düzgün bir ilişkim var, hayatımdaki tek düzgün ilişkimi Allah bana şimdi nasip etti. Kaderdaşım diyebilirim. Kendisi değerli bir profesör, iyi bir cerrah. Kendisine benimle olduğu için çok teşekkür ediyorum. Çok saygı içinde ilerleyen bir ilişkim var.

Belki hep çok olgun bir ruh taşıdığınız için anca şimdilerde oldu.
Açıkçası benim için her zaman en önemlisi kaliteydi. Kalite derken kıyafetler, çantalar, ayakkabılar değil. O dergilerde gördüğümüz cemiyet hayatı falan diye gösterilenler gibi söz kalite değil, insan kalitesi en önemlisi. Kaliteli insan için her şey lüks değildir, para değildir. Kaliteli insan parayla olunmaz. Dedikoduyu asla sevmem. Sosyal konularla tabii ki ilgiliyim ama insanların arkasından konuşmak gibi bir sosyalleşme durumum yok benim.

“Geçmişimle Gurur Duyuyorum”

 

Kendinize karşı biraz acımasız mısınız?
Evet. Kendimi çok eleştiririm. Ama kendimle barışığımdır çünkü geçmişimle gurur duyuyorum. Ama geriye dönük yaşamam, ileriye bakarım. Bana sorsalar geçmişte ne zamana dönmek istersin diye bugünü seçerim. Çünkü geçmişi zaten hatalar yapmadan yaşadım. Kimse Ayşe Mine bir televizyoncuyu, medya patronunu, gazeteciyi arkasına aldı ve yardım etti diyemez. Bununla gurur duyuyorum. Ben bensem varım, ben değilsem yokum.

Bugünlerde neler yapıyorsunuz?
Bol bol beste yapıyorum. Söz de çok tıkanıyorum bu ara. Ben genelde söz ve besteyi birlikte yaparım, başkasının sözüne beste yapmam. Aslında bundan sonra kendi bestelerimden bir albüm yapmak istiyorum.

Müzik hayatının size etkileri neler oldu?
Hassaslaştırdı. Müzik hayatı insanı daya duygusal, daha hassas yapıyor. Belki ticaretle uğraşan bir kadın olsaydım daha sert olabilirdim, daha realist olabilirdim.

Göktürk’te Müzikli Terapi

Göktürk’teki koro çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Buradaki arkadaşlarımla haftada birgün bir araya gelip musiki yapıyoruz. Çok güzel geçiyor adeta bir terapi oluyor. Geçen hafta sazlarımız da vardı. Genelde ben sazsız öğretiyorum. Çünkü öğretilen kişinin ve sizin dikkatinizin dağılmaması gerekiyor. Başka bir ses konsantrasyonu bozabilir. Bir takım öğretilerden sonra üstatlarımız geliyor ve şarkılara geçiyoruz. Eğitimden sonra konserimiz olacak 2015’te.  Koromuzda kesinlikle musiki olacak diye bir kural yok. İsteyen pop veya halk müziği söyleyebilir. Çünkü müzik evrenseldir.

Pazar kahvaltısı için tercihiniz var mı?
Ben genelde brunch tercih ederim; çünkü kısıtlı kahvaltıları sevmiyorum. Örneğin bugün Kemeraltı’da kahvaltı yaptım ve harikaydı. Dışarıdan çok göze çarpmayan, tabiatın içinde, lüksün olmadığı ama son derece rahat bir kahvaltı yeri. Yeri sevdiren insanlardır.

Rahatlamak için nerelere gidersiniz?
Yeşil, açık hava ve deniz kenarını severim. Yürümeye çok düşkünüm.

İki oğlunuzdan bahsedelim mi?
Cenk ve Berk benim nefesim. Biri evlendi, çocuğu oldu. Biri sinema televizyonla ilgili, diğeri ticaretle uğraşıyor. Normal, sade, gösterişsiz bir aileyiz. Bir sanatçı yaşantım yok. Metroyu, metrobüsü kullanıyorum. Kompleksi olmayan insanların böyle yaşaması lazım. Ben çok gündemdeyken de bunu yapıyordum. Ne olacak insanlarla karşılaştığınızda muhabbet etseniz.

Son olarak eskilerden unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Bir dönem, şarkılarım TRT’den geçiyor, programlara gidiyorum falan ama konserler çok az geliyor. Niye gelmiyor, niye az falan diye düşünüyorum. Telefon açtım o dönemin müzik daire başkanı Doğan Hoca’ya dedim ki “Hocam benim dayım yok, amcam yok, arkamda bir adam yok, dostum yok, benim suçum ne bu konserler bana niye az geliyor” dedim. Doğan Hoca’da yarın 11’de gel buraya dedi. Gittim, Doğan Hoca bana “ madem amcan, dayın yok, arkanda biri yok sen varsın ya kendi arkanda sen kendin varsın” dedi. O günden sonra TRT’nin ne kadar konseri varsa bana gelmişti. Böylece kendi arkamda kendim vardım, yanımda babam her zaman vardı, bu şekilde var oldum. Çok güzel bir müzik hayatı yaşadım. Kapılar arkasında gizli saklı verdiğim ya da aldığım hiçbir şey olmadı. Benim hayatımın kapıları hep açık, hep tertemiz.

Ayşe Hanım bizimle yaptığınız bu içten söyleşi için çok teşekkürler.

reklam

YORUM YAP