

Küresel ısınmayla birlikte fosil yakıtlara olan ilginin azalması temiz çevre ve temiz şehirler konseptini ön plana çıkardı. Dizel araç sayısıyla paralel olan elektrikli araçlar önümüzdeki yıllarda pazarın önemli bir payını oluşturacak. Biz de (Avrupa Elektro Mobilite Derneği) AVERE Türkiye Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi, Başkan Yardımcısı Haluk Sayar’ı kasım sayımızda konuk ettik. Elektrikli şarj ve günlük yaşamda yaygınlaşma sürecini anlatan Sayar, “2023 yılı sonu itibariyle 200 bin araca yetecek kadar bir elektrikli araç şarj altyapısına sahibiz. Zaten sene sonuna kadar 60 bin civarında bir elektrikli araç olacak. Dolayısıyla önde de gidiyor denilebilir ve bu hızın devam etmesi lazım” dedi.
Haluk Sayar Kimdir?
İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra eğitimine Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Maryland Üniversitesi’nde devam etti. 1993 yılında Primagas’ta proje mühendisi olarak başlayan profesyonel kariyeri boyunca enerji, bina ve mobilite sektörlerinin yeşil dönüşümünün ön saflarında yer aldı. EU Horizon, GEF, UNDP, AFD ve diğerleri dahil olmak üzere yeşil dönüşüm alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası projenin geliştirilmesinde, yönetilmesinde, uygulanmasında ve danışmanlığında kilit rol oynadı.
2002 yılından bu yana sektörün önde gelen birçok sivil toplum kuruluşunda kuruculuk ve yöneticilik görevlerinde bulundu.
AVERE NEDİR?
AVERE (Avrupa Elektro Mobilite Derneği), Avrupa genelinde elektro mobiliteyi ve sürdürülebilir taşımacılığı destekleyen hem AB hem de ulusal düzeylerde endüstri, akademi ve Ev kullanıcıları adına elektro mobiliteyi temsil eden ve savunan tek Avrupa derneğidir.
Hazırlaya: Yıldız Yiğit
Türkiye BM İklim Değişikliği’ne attığı imza ile 2040 yılına kadar fosil yakıtlardan kurtulup ‘0’ emisyona geçeceğini taahhüt etmiştir. Tam bu noktada AVERE Türkiye misyonu ile örtüşen bir karar olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizin bu taahhüdünü yerine getirme yolunda attığı adımları yeterli görüyor musunuz?
Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) kapsamında yapılan Glasgow’da düzenlenmiş olan 26. KOP Toplantısı’nda diğer ülkelerle birlikte bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma ile 2040 yılına kadar tüm araçların elektrikli araç olması için tüm kaynaklarını kullanacağını ve elinden geleni yapacağını taahhüt etti. Yani taahhüt ettiği şey bu konuda elinden geleni yapacak olması. Yalnız AB, 2035 yılında elektrikli araçlara geçiş yapacağını artık taahhüt etmiş durumda ve içten yanmalı motorlu araçları 2035 yılından sonra kayıt altına almayacak. Dolayısıyla satışı da olmayacak. Türkiye zaten otomotiv ihracatının yüzde 75’ini Avrupa ülkelerine ve İngiltere’ye yapıyor. Avrupa’daki gelişimleri takip etmek ve sistemi bu şekilde yenilemek durumunda. Bu sebeple bence 2040 yılına bile kalmadan elektrikli araçlara geçiş yapmış olacağız.
Gelecekte çocuklarımızı temiz, sessiz ve sağlıklı şehirler bekliyor, diyebilir miyiz?
Bunu diyebilmek için enerji üretiminin yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılması lazım. Sadece elektrikli araçlar kullanmak yeterli değil. Evet, elektrikli araçlar kullanmak şehir içinde hava kirliliğini azaltıcı etkiye sahip. Fakat kullandığı elektriğin hangi kaynaktan üretildiğine bakmak lazım. O elektrikli araçlar eğer yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrikle hareket ediyorsa o araç tamamen çevreci bir araçtır. Ama eğer siz o elektrikli aracı fosil yakıtlar ya da kömür santralinden üretilmiş olan elektrikle şarj ediyorsanız iş değişiyor. Yani sadece şehirlerde belki egzoz olmayacak ama onun dışında hiçbir fark yok.
Avere olarak birçok üniversiteyle ortak konferans ve seminerler düzenliyorsunuz. Fuarlarda üniversite öğrencilerinin prototipini yaptığı elektrikli araçlarla karşılaşıyoruz. Sizce üniversitelerimize bu konuda yeterli kaynak ve imkan sağlanıyor mu?
Yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bence daha fazla kaynak ayrılmalı ve öğrenciler daha çok teşvik edilmeli. Biz bu sene kendi alanımızda Mobilite adında, üniversite öğrencilerini de kapsayan inovasyon ve girişimcilik yarışması düzenledik. Elektrikli araçlarda dönüşüm, enerji dönüşümü, dijital dönüşüm alanlarındaki başrol oyuncusu olan gençleri her an her şekilde desteklemek gerekiyor. Ancak finansal anlamda yeterli teşviği ve desteği alamıyorlar. Bence özel sektörün ve bizim gibi sivil toplum kuruluşlarının bu konuyu ele alması lazım. Biz en azından kendi adımıza böyle bir yarışma düzenleyerek gençlerimizi de teşvik etmek, destek vermek istiyoruz ve bunu yapıyoruz.
“200 bin araca yetecek kadar şarj altyapısına sahibiz”
Elektrikli araçlar hem yakıt hem de gürültü açısından fosil yakıta göre yüzde 60 ila 80 arası avantaj sağlıyor. Ülkemizde elektrikli araca olan talep her geçen gün artıyor. Altyapımız artan bu talebe karşılık verecek donanıma sahip mi?
Evde şarj edilmiş elektrikli araçlarla benzinli araçların 100 kilometre yakıt ile elektrik maliyetlerine baktığımız zaman benzinli araçlar elektrikli araçlardan yedi kat pahalıya geliyor. Elektrikli araçlar bu konuda çok ekonomik. Aynı zamanda içten yanmalı motorlarla elektrikli araçları karşılaştırdığımızda servis, bakım ve onarım anlamında da büyük avantajları var.
Elektrikli araç şarj noktalarına gelince; şu an için yeterli olduğu kanısındayım. İşletme lisansı sahibi olan 150 şarj portföyümüz var ve bunların hepsi asgari 50 şarj istasyonu kurmak zorundalar. Ayrıca hızlı şarj istasyonları ile ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın teşvik programı kapsamında da baktığımız zaman 2023 yılı sonu itibariyle 200 bin araca yetecek kadar bir elektrikli araç şarj altyapısına sahibiz. Zaten sene sonuna kadar 60 bin civarında bir elektrikli araç olacak. Dolayısıyla önde de gidiyor denilebilir ve bu hızın devam etmesi lazım. Yalnız özellikle batıda ağırlıklı olarak yaygınlaşan bu şarj altyapısının daha çok Ankara’nın doğusuna da yaygınlaşması önemli.
Güneş enerjisinin şarj istasyonlarına entegrasyonunda hızlı bir gelişme sağladık. Yakın bir gelecekte araçların hareket halindeyken güneş enerjisini kullanarak yol aldığını görebilir miyiz?
Teknik olarak şu an mümkün değil. Ama güneş enerjisi santrallerinden ürettiğimiz elektriği kullanırsak bu mümkün. Fakat elektrikli araçların üzerine kaplanmış olan güneş panelleriyle ve oradan üretilen elektrikli ve elektrikli araçları tahayyül edemeyiz. Buna güç yetmez fakat destek olur. Ama ileride birçok otomobil üreticisi bunu yapacaktır.
Ülkemiz sanayicilerinin elektrikli araç teknolojisine ilgisi nasıl? Avrupa ile karşılaştırdığımızda hangi noktadayız?
Türk sanayicisi çok dinamik, aktif yani acayip esnek. Dolayısıyla Avrupa ile karşılaştırılamayacak kadar dinamik, çok hızlı sahaya girebiliyor. Gelişmelere, konulara anında adapte olabiliyor. Bu konuda Türkiye’nin tartışmasız üstünlüğü var ve bunu da esasında görüyoruz.
EvCharge Show 2023 Fuarı’na katılımcı ve ziyaretçi açısından baktığımızda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük ilgi var. Geçen senenin üç katı büyüklükte alana sahip. Önümüzdeki sene de bundan iki kat büyük olacak. Firma sayısı aynı şekilde artıyor. Özel sektör bilişim sanayicilerinin ilgisi olmadan bu mümkün değil. İlgi ve destek çok büyük. Çünkü bu sınırlı bir pazar değil, dünyaya açacaklar. Pazar büyük ve biz çok dinamik bir özel sektöre sahibiz. Ve bu da fuarda açıkça görülüyor zaten.
“Elektrikli araç satışı dizel araçlarla aynı seviyeye ulaştı, yakında geçecektir”
Dünyada elektrikli araç teknolojilerini sıralamaya kalkarsak ülkemiz hangi noktada?
2022 Eylül ayına baktığımızda her satılan yüz aracın yüzde 1.7’si elektrikli araçtı. Bu düşük bir orandı. Fakat şimdi bir sene sonrasında 2023 Eylül sonuçlarına baktığımız zaman bu oran yüzde 13,5’a çıktı. Yani satılan her 1000 aracın 135’i elektrikli. Yani şu anda dizel araçlarla aynı satış seviyesinde ve geçecektir. Pazar çok büyümeye açık ve bütün oyuncular da artık yerini bulmaya başladı.
Peki elektrikli araçlar için üretilen şarj, bakım, onarım cihazlarının denetimi ile ilgili mevzuatlar tamamen rayına oturdu diyebilir miyiz?
Bu alanda çıkacak mevzuatlar için ‘Kervan yolda düzülür’ dersem yanlış olmaz sanırım. Çünkü yeni bir şeye adapte oluyoruz. Fakat denetimsizlik olmaması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla EPDK tarafından tüm istasyonlar takip ediliyor. Yönetmelik kapsamında şarj operatörlerinin arıza durumunda EPDK’ya sistemleri ile ilgili anında bildirim zorunluluğu var. Ama bu işletmeyle ilgili süreç. Bakım, onarım, sertifikalandırma ve diğer konularla ilgili eksiklikler var. Bunları da bir an önce tamamlamak gerekiyor. Çok hızlı büyüyoruz. Bunun getireceği riskler de olabilir, gözden kaçan bazı noktalar olabilir. Bunlara dikkat etmek zorundayız.