DOLAR 36,2388 % 0.35
EURO 38,0197 % 0.32
STERLIN 45,6053 % 0.35
FRANG 40,2832 % 0.72
ALTIN 3.360,84 % -1,12
BITCOIN 97.629,49 -0.112

“Söz konusu Beşiktaş olduğu zaman elimden gelen her şeyi yaparım”

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Söz konusu Beşiktaş olduğu zaman elimden gelen her şeyi yaparım”
reklam

Müzisyen olmak isterken inşaat mühendisi olan Umut Tahir Güneş, müziğe olan sevdasından hiçbir zaman kopmamış. Bugün keman, piyano, ud, bağlama, klarnet ve cümbüş olmak üzere altı enstrümanı profesyonel olarak çalıyor. Beşiktaş Basketbol Şube Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Umut Tahir Güneş ile bir berber muhabbeti yaptık, hayata dair ne varsa konuştuk.

Bize kendinizden bahseder misiniz? Nasıl Beşiktaşlı oldunuz?

Memur anne ve babanın evladıyım, bir de kız kardeşim var. Babam henüz 38 yaşındayken bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.O dönemler henüz çocuk yaşta olmama rağmen hayatı anlamaya, okumaya başladım. Annem, benim ve kız kardeşimin hem annesi hem de babası oldu. Lise öğrenimimi Ankara’da, üniversiteyi ise İstanbul’da tamamladım. Mezun olduktan hemen sonra özel bir firmada inşaat mühendisi olarak çalıştım. Uzun yıllar orada çalıştıktan sonra kendi şirketimi kurdum ve o zamandan bu yana kendi işimi yapıyorum.

Evliyim, üç çocuğum var. Bir oğlum, iki kızım var. Eşim ise hayatımdaki en değerli varlığımdır. Keza annem de öyle. Kız kardeşim de İzmir’de öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Beşiktaşlılığım ise annemin babası olan dedem sayesinde başladı. Henüz altı yaşımdayken beni Beşiktaşlı yaptı. O gün bugündür de tüm hayatım Beşiktaş oldu. Kendisi çok koyu bir Beşiktaş taraftarıydı ve maçları hep birlikte izlerdik. Üniversitede İstanbul’a geldiğimde ise her maçta İnönü Stadı’ndaydım elbette. Profesyonel olarak keman, piyano, ud, bağlama, klarnet, cümbüş olmak üzere altı enstrüman çalıyorum. Geceleri barlarda çıkıp müzik

yapıyordum ve oradan elde ettiğim gelirle de hem Beşiktaş maçlarına geliyordum hem de hayatımı sürdürüyordum. Mühendislik okurken de aslında müzik öğretmenliği okumak istiyordum. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nün yetenek sınavına girdim. İlk aşamayı geçtim, ikinci aşamada ise bölüm başkanı beni içeri aldı ve ‘Hangi enstrümanı çalmak istersin?’ diye sordu. Ben de ‘Hangisini isterseniz’ dedim. Önce şaşkın bir şekilde bakıp, ‘Geç piyanonun başına’ dedi. Piyano çaldım, sonrasında ‘Al kemanı eline bakayım’ dedi. Kemanı da çaldım. Ardından ise gülümseyerek, ‘Çıkabilirsiniz’ dedi. O gün o yetenek sınavında yedi yüz kişi arasında üçüncü olmuştum ancak ailem göndermedi, gidemedim. İçimde ukdedir ancak yine de üniversite zamanlarımda profesyonel olarak birçok sanatçıya eşlik ettim. Kazandığımla da maçlara gidiyordum. Harçlığımdan kısıp maç bileti aldığım günleri çok iyi hatırlıyorum. Çok iyi bir Beşiktaşlıyımdır.

Anlatmayı sevdiğiniz, unutamadığınız bir maç anınız var mı?

Tabii ki. Bir gün maç öncesinde Köyiçi’nde tüm arkadaşlar toplandık, hatta Çarşı Grubu’nun önemli isimlerinden Cem (Yakışkan) ağabey de yanımızdaydı. Fenerbahçe derbisi vardı. Yaşadığım bir rahatsızlıktan ötürü yürümekte zorluk çekmiştim ve arkadaşlarım beni sırtlarına alıp Ağaçlı Yol boyunca taşıyarak stada getirmişlerdi. Stada girdik, iki kişi koltuklarına oturmadılar, beni oraya yatırıp üzerimi de örttüler. Maçı izlemedim ama orada 90 dakika boyunca öylece yattım. Sonra yine aynı arkadaşlarım maç sonu beni evime götürdüler. O anımı hiçbir zaman unutamam.

Kulübün yönetim kuruluna giriş süreciniz ve arkasından basketbol şubesinin sorumluluğunu üstlenmeniz nasıl gerçekleşti?

Bundan beş sene önce Asbaşkanımız Emre Kocadağ beni Başkanımız Ahmet Nur Çebi ile tanıştırdı. Başkanımız da sahiden çok samimi bir iletişim kurdu benimle. Ardından ‘Bırakmam Seni’ kampanyamızda kulübümüze bir bağış yaptım. Bu bağışın ardından takımımızın tüm deplasmanlarına gittim ki pandemi dönemiydi. Çok kuvvetli bir bağ oluştu. Beşiktaş aşkımız zaten vardı ve bu aşkı artık sorumluluk alma ve göreve dönüştürme zamanımız gelmişti. Sağ olsun başkanımız da ikinci döneminde beni yönetim kurulumuza dahil etmek istediğini iletti. Ben de seve seve görevi kabul ettim. Ardından seçim oldu, Başkanımız Ahmet Nur Çebi seçildi ve bir akşam beni arayıp ‘Ben seni basketbol şubemizde görevlendirmek istiyorum’ dedi. Söz konusu Beşiktaş olduğunda, her görev için elimden gelenin fazlasını yapacağımdan emindim. Ben de görevi kabul ettim.

Geçen sezon oldukça sıkıntılı geçti. Geçen yılın muhasebesini yapsanız nasıl özetlerdiniz?

Yönetim Kurulumuz geçtiğimiz sene mayıs ayında seçildi ve ben ise haziran ayında basketbol şubesinin sorumluluğunu üstlendim. Akatlar’da oturmuş bir düzen vardı; Ahmet Kandemir düzeni. O düzeni ise başlangıçta bozmak istemedim. Transfer sürecinde de hocanın işine karışmak istemedim, biliyordur diye düşündüm ve istediği isimleri transfer ettik. Ekim ayında sezon başladı ve üst üste mağlubiyetler gelmeye başladı. Bir insan dibi gördüğünde yanlışlarından ders çıkarır ve doğrunun ne olduğunu anlar ya… Ben dibi gördüm ve her şeyi anlamış oldum. Geçtiğimiz sene lig bizim için ateşten bir gömlek gibiydi. Kandemir ile yollarımızı ayırdıktan sonra Miličić ile anlaştık ve 11 mağlubiyetin üzerine, Miličić ile iki galibiyet alarak başladık.

Basketbol şubesinden ayrıldıktan sonra nasıl hatırlanmak istersiniz?

Geçtiğimiz sene kötü zamanlardan geçerken psikolojik olarak oldukça yıprandım ve haliyle bırakmayı düşündüm. Ancak o kötü dönemin ardından şimdi bambaşka bir heyecanla sezona başlayacağız. Şayet basketbol takımımız bu sezon ligde ilk dörde girer ve EuroCup’ta da final oynarsa samimi olarak söylüyorum, görevimi bırakırım çünkü güzel bir noktada bırakmak ve başarılı hatırlanmak istiyorum.

Sosyal medya ile aranız nasıl?

Evet, sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorum. Taraftarlarımıza cevap veriyorum. Taraftarlarımız ile aram iyidir nitekim ben de onlardan biriyim. Kötü mesajlara da düzgün bir şekilde cevap verip, kendimi açıklama gayretinde bulunuyorum çünkü her bir Beşiktaşlı, benim için çok kıymetli. Zira bu sene kötü yorumlarda bulunan birçok kişiden de ‘Biz seni yanlış tanımışız, basketbol şubemize yüreğini veriyorsun’ minvalinde özür mesajları aldım. Çok da sansürsüzümdür, sosyal medyada da tüm düşüncelerimi çok sansürsüz ve filtresiz bir şekilde yazıyorum.

 

reklam

YORUM YAP