DOLAR 36,1185 % 0.03
EURO 37,7568 % 0.51
STERLIN 45,2485 % 0.64
FRANG 39,8030 % 0.65
ALTIN 3.383,69 % 0,48
BITCOIN 96.192,02 -0.007

Tarihi ve Doğal Güzellikleriyle Litvanya’yı keşfedin

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

canan@gezgorkesfet.com

Yazar: Canan Demiray

Baltık kıyısının en büyüğü ve güzeli, tarihi boyunca yıkımlara maruz kalmasına rağmen kendini yeniden inşa etmiş. Tarihi ve güzellikleriyle bu modern ülke sizi yeni keşiflere davet ediyor. Çoğu zaman karşımıza çıkan Baltık turları Litvanya, Letonya ve Estonya’yı birer gün ziyaret imkanı veren programlar içeriyor. Bunun ne kadar büyük haksızlık olduğunu ancak ziyaret ettiğinizde anlayabilirsiniz. Bunu içtenlikle söyleyebilmemin nedeni ise yaklaşık 2,5 yıl önce buraya taşınmış olmam. Litvanya beni bu kadar huzurlu ve farklı bir yaşamın olabileceğini gösterdiği için kendimi şanslı sayıyorum ve bu güzelliği keşfetmeye de sizi davet ediyorum.

 

Litvanya 101

Litvanya 15. yüzyılda sınırları Karadeniz’e kadar uzanan Avrupa’nın en büyük ülkelerinden biriyken, birçok kez komşu ülkeler tarafından işgal edilmiş. Sovyetler Birliği tarafından işgalinin ardından ise 1990’da bağımsızlığını ilan etmiş. Zorlu dönemlerden geçerek kazandıkları özgürlük ve bunu korumak için verilen mücadele bugün Litvanlar için büyük bir ulusal gurur.

 

1991’den bu yana bağımsız olan ülke, hemen Birleşmiş Milletler Üyesi olduğu gibi, 2004’te AB ve NATO üyesi oldu. Schengen alanına dahil olan Litvanya 2015’te ise Avrupa Birliği’nin Eurozone bölgesine dahil olarak kendi para biriminin yerine euro kullanmaya başladı. Özetle, schengeniniz ve cebinizde euronuzla buraya rahatlıkla gelebiliyorsunuz.

 

Ülke dışında yaşayan Litvan nüfusu 1,3 milyon iken ülke nüfusu 2,68 milyon. Yıllarca Rus baskısına rağmen korudukları dilleri Litvanca ise latin alfabesi kullanılarak yazılan arkaik bir dil.  Ülkede eski kuşak hem eğitim hem de kimi zaman aileden kullanımından dolayı Rusça biliyor. Ancak Y kuşağı ve sonrası şaşırtıcı derecede iyi İngilizce biliyor.

 

Paganlığı terk ederek en geç Hristiyanlığa geçen Avrupa ülkesi olan Litvanya nüfusunun %85’inden fazlası günümüzde Katolik inancına sahip. Ülkenin azınlık nüfusunu ise Leh, Rus, Belarus ve özellikle son bir yılda savaş sonrası artan Ukraynalılar oluşturuyor. Burada yaşayan Türklerin çoğunluğu ise Erasmus programı ile gelen öğrenciler. Bizler gibi expatlerden oluşan topluluk ise her geçen yıl Litvanya’daki potansiyel ve cazibeyi keşfederek büyüyor.

 

Bir ülke düşünün üçte birinden fazlası orman. 3000’e yakın göle sahip. Özellikle İstanbul’da doğayla buluşmak için çektiğimiz trafiği ve harcadığımız zamanı düşündüğünüzde bu durumu kıskanmamak mümkün değil.

 

Keşfedilmesi gereken başkent: Vilnius

Vilnius Havalimanı’na indiğinizde karşınıza çıkacak olan “Vilnius neresi ben de bilmiyordum ama neyse ki pilot biliyordu” yazan afişi görünce şaşırmayın, içinde doğruluk payı var. Özellikle bu yaz ev sahipliği yaptığı NATO Zirvesiyle dünya liderlerini ağırlayarak bilmeyenler yerini öğreten şehir, tarih, kültür ve şahane doğa güzelliklerini bir araya toplamış durumda.

 

 

Vilnius için Kuzey Avrupa’daki en iyi korunmuş orta çağ şehirlerinden biri demek mümkün. Eski şehir merkezini keşfetmek istediğinizde mavi renkli Ausra Vartu, sizi arnavut kaldırımlı labirenti andıran sokaklara doğru yönlendiriyor. Müzeler, sevimli kafeler, ışıltılı restoranlar ve mağazalar yürüyerek keşfedilecek sokakların üzerinde sizi karşılıyor.

 

Eğlenmeyi ve kutlamaları çok seven Vilniusluler, hafta sonları, şehrin en büyük meydanı olan, yanında çan kulesi ve altı sütunuyla yükselen Vilnius Katedrali önünde kurmaya başladıkları stantlarla Gedimino Caddesi’ne doğru uzanan festivallerde sokakları dolduruyor.

 

Gedimino Kalesi’nin yükseldiği tepeye fünikülerle çıkarak şehri bir de kuşbakışı görmek mümkün. Şehri yukardan görmenin bir başka farklı yolu dönen restoranıyla şehri 360 derece görme imkanı tanıyan televizyon kulesi ve yaz ayları boyunca sabah akşam havalanan rengarenk sıcak hava balonları.

 

Belediye Meydanı, St Anne’s Kilisesi ve Bernardine Bahçeleri şehirde yürüyüş rotalarının vazgeçilmez durakları. İkinci Dünya Savaşı sırasında katledilen Yahudilerin anısının yaşatıldığı şehirde, bir zamanlar yahudi kuyumcular, zanaatkarlar, cam ustaların ve cam fabrikasının olduğu Stiklai sokağı görülmesi gereken yerlerden.

 

Botanik Bahçesi yazın piknikler, baharda festivallerde kalabalık; kışın da birçok yerli ve yabancı sanatçının ışıklı enstalasyonları ile Lumina Park’a dönüşüyor.

 

Şehrimizde Užupis, kendine ait anayasası, cumhurbaşkanı, milli marşı ve dört bayrağı olan mahallesi ama nam-ı diğer küçük bir ülke. Buranın dar sokaklarında yürürken Türkçe anayasayı ve avlulardaki grafittiler görmek isteyebilirsiniz. Şehrin her yeri yeşil ama hem konserler hem de de spor için en çok tercih edilen büyük parkı Vingis. Siz yürürken yanınızdan batonları ve kros kayaklarıyla geçenlerin izinin takip ederek parkın dört bir yanını keşfedebilirsiniz. Şehrin gece hayatı için birçok güzel bar ve restoran ise Vilniaus gatve üzerinde yer alıyor.

 

700 yaşında bir şehir: Vilnius

Her yıl şehrin en büyük meydanında farklı tasarımlarla ışıklandırılan Noel ağacı geçtiğimiz yılbaşında ihtişamlı bir doğum günü pastasına çevrilmişti. Dile kolay, 700 yaşında bir şehir. Tüm yıl boyunca etkinliklerle kutlanan bu yaş günü şehrin ışıltısını arttırdı. Bu yıl ise şehirde çeşitli yerlerde Noel pazarı karşınıza çıkıyor ama en güzeli ve renklisi, tüm elçilik ve uluslararası organizasyonları bir araya getiren International Christmas Charity Bazaar.

 

Eski Kent’in barok ve gotik mimarili kiliselerinin yanında modern yapısıyla MoMo sanat molası vermek isteyenlerin tercihi olabilir.  St John Kilisesi’nin kulesi eski şehir merkezinin en yüksek yapısı. 115 yılın ardından kapatılan Lukiškės Hapishanesi günümüzde bir müze ve etkinlik alanı olarak, avlusunda buz pateni pisti ile ilginç bir durak. Bol karlı Vilnius’te dağ yok ama yapay bir tepe olan Liepkalnis’te şehirde kaymayı sevenleri kısa ama keyifli parkurlar mevcut.

 

Masal kalesi: Trakai

Vilnius’e sadece yarım saat mesafede bulunan Trakai Kalesi, Trakai gölü üzerinde bir adacıkta masalsı duruşuyla kartpostalları süslüyor. Geçmişi 15. Yüzyıla dayanan kale, gölün ortasında kırmızı surlara çevrili.  Litvanya Büyük Dükalığı’nın efsanevi hükümdarı Büyük Vytautas’ın doğduğu yer olan Trakai, Tatarlar’ın ve Hazar boyundan gelen Karay Türkleri’nin de evi sahipliği yapmış. Kaledeki müzenin yanı sıra göl etrafında evleri görmek burada bir çeşit poğaçaya benzeyen kibinai’i denemenizi öneririm.

 

Avrupa Kültür Başkenti: Kaunas

Bugün Litvanya’nın ikinci büyük şehri Kaunas, geçtiğimiz yıl Avrupa Kültür Başkentlerinden biri olmuştu. Gotik, barok ve yeni-Bizans mimarisinin izlerini taşıyan şehir için bir günden fazlasını ayırmak şart. St Michael Kilisesi, Kaunas Kalesi, Belediye Meydanı ve nehir kıyısında Sovyet döneminin psikiyatri hastanesi olarak kullanılan Pazaislis Manastırı öncelikli görülecek yerler arasında. Üstelik bu manastırın yanında bulunan butik otel Monte Pacis romantik ortamının yanında harika bir degüstasyon menüsü sunuyor.

 

Kaunas’ın İstiklal Caddesi Laisves Aleja, her daim hareketli. Şeytanlar Müzesi ve Vytautas Büyük Savaş Müzesi ziyaret edebileceğiniz müzelerden. Raudondvaris Malikanesi, 17. yüzyılın başlarına kadar uzanan Litvanya Rönesans mimarisinin bir anıtı olarak harika bir parkta yer alıyor.

 

Ninth Fort yani Dokuzuncu Kale ise hem Sovyet hem de Nazi döneminin trajedilerinin izlerini taşıyor bir anıt. Alfonsas Ambraziūnas imzalı 32 metrelik anıt heykel ülkenin simgelerinden biri. Hemen yanında soğuk savaş dönemine ilgisi olanlar için KGB Sığınak Müzesi bulunuyor.

 

Baltık Kıyısına yolculuk Klaipeda, Palanga, Nida

Suyu serin mi serin, tuzluluk oranı ise onu neredeyse koca bir göle çeviren Baltık denizi başkent Vilnius’ten yaklaşık 3,5 saat uzaklıkta bulunuyor. Deniz kıyısındaki Klaipeda büyük bir uluslararası limana sahip. Yazları oldukça popüler olan kente kolayca ulaşılan Palanga ise Litvanya’nın sayfiye bölgesi denebilir. Geniş incecik beyaz kumlu kumsalların çam ormanlarıyla kesiştiği huzurlu bir yer burası. Tüm yaz boyunca Litvanlar için güneşle buluşma noktası Palanga bahar itibariyle konserler ve spor etkinlikleriyle dolup taşıyor. Güzel ve romantik restoranlar ise kışın bile buranın tadını çıkarabileceğiniz anlara hizmet ediyor.

 

Kuronyan Yarımadası müthiş bir manzaraya sahip. Litvanya ve Rusya’nın Kaliningrad’ını birbirine bağlayan ince upuzun kumlu bir kara şeridi olan yarımadanın neredeyse %70’i ormanlarla kaplı. Özellikle yazın deniz kenarında sakin ve dinlendirici bir tatil için burada bulunan balıkçı kasabası Nida’ya kısa bir feribot yolculuğuyla ulaşılabiliyor. Kum tepeleri ve parklar gelince görülmesi gereken yerlerden.

 

Haçlar Tepesi inanç ve cesaretin buluşma noktası

Bir başka büyük şehir olan Siauliai’deki Haçlar Tepesi, 200 bini aşkın metal ve ahşaptan haçtan oluşan tepesiyle görülmeye değer. Bir hac merkezi niteliği taşıyan bu tepe, özellikle Sovyet döneminde inançlarına aldıkları darbeye karşın Litvanların umut ve cesaretlerinin simgesi olarak günümüzde korunuyor.

 

Ormanların tepesinde: Anyksciai

Anyksciai, şairlere ilham kaynağı olmuş, yemyeşil doğasıyla sevimli bir şehir olarak seyahat rotalarına girebilir. Şiirlerde tarif edilen ormanları siz de merak ederseniz ağaçların tepesinde inşa edilmiş köprü yol üstüne çıkmak her mevsimde ayrı keyifli.

Kaplıcaların ülkenin vazgeçilmezi

Nordik kültürde olduğu gibi Baltık kıyılarında da saunalar kültürün bir parçası. Hem rahatlama hem de sağlık kaynağı olan kaplıcalarıyla Litvanlar evlerinde saunayı tercih ederken kaplıca sularıyla dolu birçok tesiste de sonbahardan kışa vakit geçirmeyi seviyor. Saunadan sonra donmuş bir göle atlamak, zorlu ama unutulmaz bir deneyim, cesareti olanların tercihi olabilir.

 

Neler yenir?

Soğuk ve uzun geçen kışlar Litvan mutfağının yüksek kalorili ve yağlı yemeklerin ağırlıklı olmasına ilham vermiş.  Bulviniai blynai yani patatesli krepler, bizim lora benzeyen peynirle hazırlanmış kekler yine yerel menülerde başı çekiyor. Litvan mutfağının yine en çok karşınıza çıkacak lezzetlerinden biri, kefir ve pancarla yapılan soğuk pembe çorba olan Saltibarsciai. Birayı çok seven, tüketen ve üreten ülkede atıştırmak içinse sarımsaklı esmer ekmekler servis ediliyor. Zeplin şeklindeki domuz eti dolgulu cepelinai patates köftesi en çok tüketilenlerden. Geyik eti başta olmak üzere av etleri üzerine seçenekler mevcut.  Etno Dvaras ve Sturmu Svyturys yerel mutfağı deneyimlemek isteyenlerin tercihi olabilir. Özellikle iyi restoranlar açısından zengin. Dziaugsmas, Amandus, Gaspar’s, Da Antonio, Gastronomika gibi uluslararası ve yerel lezzetleri sunan restoranlar burada geçireceğiniz zamanı lezzetli kılabilir. 15.yüzyıldan kalan bir gelenek olan ve ağaç şeklindeki yapılan sakotis keki de deneyebileceğiniz yerel bir lezzet.

 

 

 

reklam

YORUM YAP