

Bu sayıda size Yunanistan’ın Kalambaka kasabası yakınındaki Meteora’ya yaptığım geziyi aktaracağım. Ülkenin en nadide turistik yerlerinden biri olan, ayrıca 1988’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Meteora hakkında genel bilgiler verip, ardından kendi deneyim ve gözlemlerimi paylaşacağım. Meteora ismi ‘havada asılı’ anlamına geliyor. Burayı özel yapan esrarengiz ve büyüleyici jeolojik yapısının yanı sıra ülkenin en önemli, yapımı 14. yüzyıla dayanan, 6 adet kayanın tepelerine inşa edilmiş, inanılmaz manzarasıyla Bizans Ortodoks Manastırlarıdır. Bu yapılar orijinalinde 24 adet iken günümüzde sadece 6 tanesi ayakta kalabilmiş. İsimleri ise şöyle: Büyük Meteoron, Varlaam, Roussanou, Agios Stefanos, Agios Nikolaos ve Kutsal Üçleme Manastırı.
Burada bir parantez açıp, yola çıkış hikayesini anlatayım. Son sınıf sinema ve televizyon öğrencisi olarak Erasmus programı kapsamında bulunduğum Selanik’te fırsat buldukça turistik yerleri de ziyaret ediyorum. Tarih okuyan ve benim gibi erasmus öğrencisi Romanyalı oda arkadaşım Stephan bana ‘Meteora’ya gidelim’ deyince, ‘Meteora da neresi?’ diye sormadan edemedim. Ne de olsa daha önce hiç adını duymamıştım. Gidip, gitmemekte kararsızdım çünkü Selanik’ten Meteora yaklaşık 3 saat sürecek uzun ve külfetli bir yolculuk olacaktı. Ayrıca 55 euroyu gözden çıkarmam gerekiyordu. Ancak Stephan bana internetten Meteora manzaraları gösterdiği zaman şunu söylemekten kendimi alıkoyamadım: ‘Buraya gitmezsen pişman olursun. Bu fırsat her zaman ele geçmez. Hazır Selanik’teyken Meteora’ya gitmeli, bu eşsiz ve harikulade manzarayı çıplak gözle görmeli ve daha da önemlisi eski Bizans döneminden kalma 500 yılı aşkın manastırları ziyaret etmelisin’. Ve böylece yola koyulduk, Kalambaka Kasabası’na vardık ve dağ yolundan tepeye çıkmaya başladık. Manzara şahaneydi. İşte o an iyi ki buraya gelmişim dedim. Yeşillikle dolu bir vadi, arkada sıra sıra dağlar, dik devasa kayalar ve bu kayaların en tepelerinde yeşillikler ve ağaçlarla bezenmiş manastırlar. Tek kelime ile hayran kaldım. Uzun bir süre manzaranın tadını çıkardım. Sonra da Varlaam Manastırı’na doğru yola koyulduk. Elbette uzun, dik ve sonsuz merdivenler silsilesi bizi bekliyordu. Ve finalde eşsiz güzellikle karşılaştım. Ağaç ve rengarenk çiçeklerle çevrili bahçe içindeki manastır sizi adeta büyülüyor… Bahçenin ortasındaki sütunlar tüm ihtişamıyla yükselirken görkemli ve estetik bir çeşme göze çarpıyor. Kilise için de taştan, butik ve neredeyse tamamı dini tasvirlerle bezenmiş bir şaheser diyebiliriz. Varlaam Manastırı’ndan vadinin büyüleyici manzarası çok etkileyiciydi. Bütün vadi ayaklarınız altında. Bir gün Yunanistan’a yolunuz düşerse mutlaka Meteora’ya uğrayın. Internet ya da sosyal medya bir yapıyı veya manzarayı çıplak gözle görmenin yaşattığı deneyimi asla yaşatamaz. Bir sonraki gezi yazımda görüşmek dileğiyle…
Hazırlayan: Ahmet Fatih Çelik