

KARATAŞ ŞİRKETLER GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI SEDAT HAKAN KARATAŞ İLE NAKLİYE SEKTÖRÜNÜN GELDİĞİ NOKTA ÜZERİNE KONUŞTUK. DENİZ TAŞIMACILIĞININ ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKEN KARATAŞ, “ÜLKEMİZİN DÖRT BİR TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ OLMASINA RAĞMEN TAŞIMACILIKTA DENİZLERİMİZİ YETERİ KADAR KULLANAMIYORUZ” DEDİ.
Nakliye sektörünün ülkemizdeki durumu ile ilgili görüşlerinizi almadan önce sizin için iş dünyasında başarılı olmanın en önemli faktörlerinin neler olduğunu öğrenebilir miyiz?
Birincisi aile, ikincisi çalıştığınız ekip, üçüncüsü de işinizi sevmeniz. Hangi işle uğraşırsanız uğraşın işinizi severek yaparsanız başarı arkasından geliyor. Bir de pes etmemek lazım. Ticaret hayatı inişli çıkışlıdır. Bazen istediklerinizi o anda yapamayabiliyorsunuz ama istikrarla, pes etmeden, hırslı bir şekilde devam ederseniz ve doğru hedeflere odaklanırsanız arkasından mutlaka başarı geliyor.
“Yıllık ortalama 25 bin civarı araç sevki gerçekleştiriyoruz”
Uzun yıllardır bu işi yapıyorsunuz, bugün geldiğiniz noktadan bahseder misiniz?
Asıl işimiz Karataş Nakliyat ile şehirlerarası taşımacılık yapmak. Ama pandemi sürecinde ihtiyaç arttığı için e-ticaret alanında mikro dağıtım hizmeti vermeye başladık. Express Dağıtım adında bir firma kurdum. Ufak araçlarla şehir içi e-ticaret dağıtımı yaparak sektörün önde gelen e-ticaret firmalarına çözüm ortaklığı hizmeti veriyoruz. Yıllık ortalama 25 bin civarı araç sevki gerçekleştiriyoruz.
“Son yıllarda taşımacılığın kıymeti anlaşıldı”
Nakliye sektörünün hayatımızdaki yeri nedir? Sektöre bakış açısı ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Sektörün önemi son yıllarda daha iyi anlaşılmaya başlandı. Mesela tüm dünya bir pandemi süreci atlattı. Ardından ülkemizde büyük deprem ve sel felaketleri yaşandı. Tam da bu süreçlerde taşımacılığın ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı ve anlaşılmaya başlandı. Şimdiye kadar değeri çok bilinmiyordu. Halk arasında da kamyonculuk olarak nitelendiriliyordu. Ama bu süreçler sırasında taşımacılık durursa hayatın duracağının farkına varıldı ve kıymeti anlaşıldı.
Nakliye denen şey çok geniş bir ağı kapsıyor. Ben işin yurtiçi tarafındayım. Gönderilerin her ne olursa olsun yerine ulaştığı ve bunun nakliye sayesinde gerçekleştiği özellikle deprem zamanı herkes tarafından görüldü. Hatta bu işi yapanların hırsızlık olaylarında gönderilenleri nasıl cansiperane korumaya çalıştıklarını bizzat sosyal medyada izledik. Özellikle de o olaylardan sonra insanların bakışı değişmeye başladı. Biraz daha evveline gidersek pandemi döneminde e-ticaret yaygınlaştı. İnsanlar o dönemde ulaşamadıklarına taşımacılık hizmeti sayesinde kolayca ulaşabildiler.
Kargo taşımacılığı da yapıyorsunuz? Kargonun geldiği nokta ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki kargo sektörü Avrupa’da şu anda bir numara. Teslimat süreleri, personel sayısının artırılması, şube artışı, hizmet ağlarının sıklaştırılması, problem çözümleme sürecinin hızlandırılması gibi geliştirmeler ve yapılan yeni teknolojik yatırımlar ile kargo alanında ciddi adımlar atıldı ve önemli bir noktaya geldik. Eskiden böyle değildi. Aldığınız bir ürünün değiştirilmesi günler sürebiliyordu ya da mağazada bulamadığınız bir ürüne ulaşmak için başka şubelerine gitmeniz gerekiyordu. Şimdi ise mağazada beğendiğiniz bir ürünün bedeni, numarası ya da rengi ile ilgili bir talebiniz olduğunda aynı gün başka bir mağazadan adresinize gönderimi sağlanabiliyor. Bu da gelişmiş taşımacılık sayesinde mümkün.
Taşımacılık her alanda çok gelişti. Pasta büyük. Bu konuda fikriniz nedir?
Ülkemiz esasında tam bir köprü. Yani Asya ile Avrupa’nın bağlantı noktasıyız. Özellikle İstanbul için söylüyorum. 20 milyonluk bir şehirden bahsediyoruz. Çok da büyük açlık var bizde insanlar olarak. Her yeni şeyi istiyoruz ve fazla fazla istiyoruz. Sosyal medya, reklamlar ve sosyal çevremizde gördüklerimiz de bu arzulama duygusunu tavana çıkarıyor. E-ticaret ve taşımacılık sayesinde bu isteklerimize ulaşmak da bu kadar kolaylaşınca haliyle bu sektör bir cazibe merkezi haline geldi. Yeni yatırımcılar için güzel bir tercih.
Yurtiçi Nakliyeciler ve Komisyoncular Derneği kurucusu ve başkanısınız. Derneği kurma amacınız neydi? Çalışmalarınız ve hedefleriniz nelerdir?
Sektörde genel anlamda yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak amacıyla 2017 yılında yola çıktık. Hem iş konusunda hem de çalışanların yaşadığı belli başlı sorunların çözümlenmesi için çalışıyoruz. 300 civarı üyemiz var. Hedefimiz; üye sayısının bin kişinin üstüne çıkararak lobi sahibi olmak ve sektörel sorunları daha üst seviyelerde çözüme ulaştırılmasını sağlamak.
“Deniz taşımacılığı daha ileri boyutlara gelebilir”
Sizce sektördeki eksikliklerin başında ne geliyor?
Ülkemizin dört bir tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen taşımacılıkta denizlerimizi yeteri kadar kullanamıyoruz. Raylı sistemlerimiz de çok gelişti ama kara taşımacılığı yüzde 50-70 arası seyreden bir oranla halen en büyük lokomotif görevini görüyor. Halbuki deniz taşımacılığı daha ileri boyutlara gelebilir.
Sizin yaşadığınız sıkıntılar neler?
Bizim sektör günlük yaşanabilecek olaylara çok gebe. Anlık aksiyonlar çok fazla olabiliyor. Araçta çıkabilecek bir arıza, olası herhangi bir kaza, çalıştığınız firmadan kaynaklanabilecek bir aksaklık ya da gecikme… O kadar çok etken var ki işin aksamadan yürümesi için. O yüzden işimiz biraz zor.
“Dünyada şoförsüz kamyon denemeleri var”
Taşımacılığın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Teknoloji son yıllarda çok gelişti. Beraberinde de pek çok sektörün gelişiminin yolunu açtı. Bizim neslimiz buna hem şahit oldu hem de bu süreçleri yaşadı. Ama şimdi bunların tamamen içinde doğup büyüyen bir Z kuşağı var. O eski kamyoncu zihniyetinin dördüncü kuşakları.
Bu kuşak yüksek teknolojiye meraklı. Yoldan gelirken tabletini açıyor, rotasını çiziyor, kilometresini telefonuyla bakıyor, iş ve yük takibini telefonundan yapabiliyor, trafiği kontrol edebiliyor. Bunun yanı sıra teknolojinin kendi gelişimi açısından bakarsak dünyada şoförsüz kamyon denemeleri var. Kısa zaman sonra artık yüklemeleri yapıp aracın rotasını çizip göndereceksiniz. Yani sektör hızla gelişiyor. Önümüzdeki seneler ne getirecek bilmiyorum ama tüm gelişmeleri takip ediyor ve sistemimize dahil ediyor ve uyarlıyoruz.
Peki, personel seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz? Onun da mutlaka sektörde çok önemli bir yeri var değil mi?
En başta da söylediğim gibi iyi personel bu işin olmazsa olmazı. Sadece başarıya odaklı olmak, zeki ve yaratıcı olmak, hırslanmak yetmiyor. Ekibiniz işinize en az sizin kadar sahip çıkmalı, benimsemeli. Başarı hep beraber çalışınca, birbirine destek olunca geliyor.
Kızlarınız Alara ve Sahra da şirkette çalışıyor. İş motivasyonu üzerindeki olumlu etkileri neler?
Her ne kadar jenerasyon farkından dolayı fikir farklılıkları yaşasak da birbirimize çok şey katıyoruz. Onlar benim deneyimimden çok şey öğrenirken, ben de onların yenilikçi ve modern fikirlerini çok beğeniyorum. Küçük kızım Alara, sektöre adımını attığından beri sıra dişi fikirleriyle bakış açımı değiştirdi ve hep bir adim sonrasını kovalıyor. Büyük kızım Sahra ise çok hırslı, ne kadar yorulursa yorulsun pes etmiyor, tüm işlerimizi tek tek düzene sokuyor. Bir baba daha ne isteyebilir ki?
Fenerbahçeli olduğunuzu biliyoruz bu konuda neler söylersiniz?
Fenerbahçe benim için çok büyük bir tutku. 1907 dernek üyesi ve yedek kurul üyesiyim. Çocukluğumdan gelen bir bağlılık var benim için. Hiç unutmam, eşimi istemeye giderken Fenerin maçı vardı, ilk önce maça, sonra eşimi istemeye gitmiştim. Tabii eşimin gönlünü de almıştım sonrasında, ama öyle bir Fenerbahçe aşkı benimkisi.
“Yeşillik, temiz hava, masmavi bir gökyüzü ve deniz beni çok mutlu eder”
İş dışında aktiviteleriniz sosyal yaşantınız nasıldır? Hobileriniz neler?
Açıkçası iş dışında çok az vaktim kalıyor diyebilirim. Kalan vakti
de ailemle birlikte geçirmeyi seviyorum. Aile bir adamın kalesidir. Olabildiğince eşim ve kızlarımla birlikte vakit geçirmeye özen gösteririm. Onun dışında ise doğaya aşk bir adamım. Yeşillik, temiz hava, masmavi bir gökyüzü ve deniz beni çok mutlu eder. En çok huzur bulduğum yer, Bodrum. Teknemle açılıp maviliklerde kaybolmayı çok seviyorum. Çok çalıştığım için tatil yapmaya pek fırsatım olmuyor. Artık kızlarım da şirkette oldukları için kendime daha çok vakit ayırabileceğim gibi gözüküyor.
Hayat felsefenizi üç kelimeyle özetlerseniz?
ÇALIŞMAK, DÜRÜSTLÜK VE AILE diyebilirim.
Öğretmenler günü için mesajınız ne olur?
Öğretmenler bir millete armağan edilmiş en büyük hediyedir. Koca bir nesli yetiştirmek gerçekten de kutsal bir iş. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır”. O yüzden güzel ülkemizin tüm öğretmenlerini ellerinden öpüyorum ve öğretmenler gününü kutluyorum.